İSLAMDA KADIN

İslamda Tesettürün Temelleri

İslam'da kadının konumuyla ilgili olarak çağımızda en çok tartışılan konu, kadının örtünme meselesidir. Kur'an'da :
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı  çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
(Ahzab: 59),

"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini  korusunlar; namus ve  iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler.  Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin  kadınlar), ellerinin altında bulunanlar  (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüzkadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek   tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz."
(Nur: 31)

Gerek  bu ve gerek benzeri ayetler ifade tarz ve üslubu gerekse Hz.Peygamber zamanında uygulamalar, kadınların örtünmesinin, tavsiye kabilinden veya örf-adete veya sosyalkültürel şartlara bağlı ahlaki çerçevede bir hüküm olmaktan öte dini ve bağlayıcı bir hüküm olduğunu göstermektedir. Çağımıza kadar  bütün İslam bilginlerinin anlayışı ve asırlar boyu İslam ümmetinin uygulaması da bu yönde olmuştur.

Örtünme konusnda  kadınlara ağır bir sorumluluk yüklendiği ortadadır. Bu kadını koruma, yüceltme ve ona toplumda saygın bir yer kazandırma çabasının bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Utanma ve örtünme, canlılar içinde sadece insana has bir özelliktir.

İslam bilginlerinde ortak görüş, kadınların el, yüz ve ayak hariç örtünmeleri gerektiği üzerinde ağırlık kazanmıştır. Ancak örtünmenin renk, üslup ve şeklinin toplumların gelenek, zevk  ve imkanları ile bağlantılı olacağı, bu sebeple de bölge ve devirlere göre farklılık gösterebileceği açıktır.

Cahiliyet  devrinde  Arap kadınlarının iki adeti vardı :

İslam'dan sonra, Medine'de hicab ayeti gelene kadar bu iki adet devam etti. Hz.Aişe hicab ayet-i geldikten sonra müslüman hanımların durumunu şöyle anlatır:
"Vallahi ben Allah'ın kitabını tasdik, Onun indirdiğine iman açısından ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nur suresinin örtünme ayeti gelince erkekleri kendilerine varıp Allah'ın indirdiği ayetleri okumaya başladılar. Hanımların hepisi Allah'ın emrine uyarak yünden ve pamuktan yapılmış örtülerine büründüler, Resulullah'ın arkasında sabah namazı kılmaya geldiler."

Hicab ve tesettür ayetleri geldikten sonra iki çeşit tesettür farz kılındı.

Bu konuda haremlik-selamlık müessesini İslam getirmiştir.

Faydalanılan Eserler:
1) İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı İslami Araştırmalar Merkezi
2) Büyük Kadın İlmihali, Rauf PEHLİVAN