İnsan vücudunun muhtelif yerlerine yüze, kola, ele, göğse,
        derinin iğne vb. sivri âletlerle şekle uygun olarak delinip,
        üzerine mürekkep, çivit vs. dökülmek sûretiyle yapılan
        nişan ve resim hakkında kullanılan bir tabir.
        Dövme süs olarak yapılırdı. Câhiliye Arapları
        arasında yaygın bir âdetti. Bilhassa Arap kadınları
        dövme hususunda çok ileri gitmişler, vücutlarının birçok
        kısımlarını nakışlarla
        doldurmuşlardı. Hattâ bazıları vücutlarına,
        tapındıkları put şekillerini
        kazımışlardı.
        Eski Trakyalılarda dövme asalet nişanesi, eski
        Yunanlılarda da ahlâksızlık damgası
        sayılırdı. Hristiyanlar'da da vücutlarına dövme
        usulüyle haç resmi kazıtanlar vardı. Kudüs'e hacca giden
        hristiyanlar, kol ve ellerine dövme yaptırırlardı.
        Osmanlılar'da yeniçeriler arasında dövme çok yaygındı.
        (Tecrid-i Sarih Terr., 351, 381).
        Eski çağlardan türlü şekillere bürünerek zamanımıza
        kadar gelen dövme geleneği bugün bile garip şekillerde sürmektedir.
        Cahiliye devirlerine ait ilkel bir süs halinde kalması yirminci yüzyıl
        mantığına daha çok yakışacak dövme; Mısırlılar'ın
        mumyası, Asurlular'ın örgü sakalı gibi, tarih
        yapraklarında birer hatıra gibi kalmamış, garip bir
        ilgi ile günümüze kadar gelmiştir. Dövmecilikte Japonlar
        oldukça ileridirler. Onlar bu işi güzel sanatların bir
        dalı olarak kabul etmişlerdir.
        Dövme, domuz yahut balık ödü, is karası, susam
        yağı gibi ilaçlarla yapılır. İşlem
        sırasında kişi büyük bir ızdırap duyar. Büyük
        boyda dikiş iğneleri yanyana dizilerek bir deste halinde
        bağlanır. Beğenilen resim ve şekil çizilir, sonra
        bu iğne destesi o şekil üzerine bastırılarak
        zımbalanır. Bu cılk yaranın üstüne renk verici
        madde sürülüp bezle sarılır. Renk maddesi yukarıda
        saydıklarımızın dışında normal boya
        veya kara barut olabilir. Genellikle barut ve çin mürekkebi kullanılır.
        Dövme iğnelerinin acısı bittikten sonra yaranın
        acısı başlar. İğnelenen yer şişer,
        iltihap yapar, tıpkı normal bir yara gibi işler ve
        kabuklanır. Bir de cilt altına yabancı bir cisim gömerek
        yapılan dövme vardır ki, buna en fazla Eskimolar'da,
        Çukçiler'de Gurdenlandlılar'da ve İtalya'nın bazı
        bölgelerinde rastlanır.
        Veşm; hem eziyet, hem de Allah'ın yarattığı
        güzel sûreti değiştirip bozmak olduğu için çirkin bir
        harekettir. İnsanları bu kötü işe teşvik eden
        şeytandır. Cenâb-ı Hak bu durumu şöyle özetliyor:
        "Şeytan dedi ki: Elbette senin kullarından belli
        birtakımı alıp onları saptıracağım.
        Onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını
        yarmalarını emredeceğim, Allah'ın
        yarattığını değiştirmelerini
        emredeceğim. " (en-Nisâ, 4/119) Hz. Muhammed (s.a.s.)
        "Allah'u Teâlâ dövme yapan ve yaptırana
        kaşlarını incelten ve güzellik için dişlerini törpüleyip
        Allah'ın yarattığı şekli değiştiren
        kadınlara lânet etmiştir. " (İbn Hacer el-Heytemî,
        ez-Zevacir, Mısır 1970, I, 141) demiştir.
        Bazı âlimler dövme yaptırmayı büyük günahlardan
        saymışlardır. Lânet edilen bir hareketin ne derece
        kötü olduğu ortadadır. Hadis-i şerifte sadece
        kadınların zikredilmesi, bu hareketin bilhassa kadınlar
        arasında yaygın olmasından dolayıdır.
        Kadınlar için yasak olunca erkekler için de yasak olacağı
        tabiidir. Yasağın bu derece şiddetli olması
        özellikle Allah'ın yarattığı tabii güzelliği
        beğenmeyip bozmaya kalkışmaktan dolayıdır.
        İslâmiyet insan tabiatına en uygun din olduğu için
        insanların her hal ve hareketlerinden daima tabii
        olmalarını, sun'i ve sahte hareket ve fiillerden
        sakınmalarını istemektedir. İnsanın şekli
        fıtrîdir. Allah'ın bahşettiği bu tabiî şekil
        ve güzelliğin üstünde bir güzellik var mıdır?
        Şayet daha güzel bir şekil olsaydı meselâ Allah
        dudaklarımızı, kırmızı yaratırdı
        (Tecrid-i Sarih Trc. V, 351-352).
        Dövme günümüzde birçok ülkelerde bilhassa Afrika'da yaygın
        haldedir. İnsanın tabii halini bozup zaman zaman çok
        gülünç ve iğrenç hallere girmesi günümüzde çokça
        görülmektedir. Ruh ve ahlâk güzelliğinin değerini
        kavrayamayanlar, kendilerini iman, ilim ve edeple süsleyecekleri yerde,
        çürüyüp toprak olacak fâni vücutlarını süslemekle meşguldürler.