Tertibin sözlük anlamı; tanzim etmek, dizmek, sıralamak
        ve düzene koymak, tedârik edip hazır hale getirmek, bir şeyi
        bir yere sâbit ve dâîmî kılmak, mertebelere göre davranmak,
        hile ve aldatmak.
        Hedeflenen bir neticenin meydana gelmesi için lâzım olan
        sebeplerin sıralarına göre tanzim edilmesi, bir neticeye
        varmak için sırasına riâyet edilmesi gereken sebepler de,
        tertibin tanımına girmektedir.
        Ehl-i tertib, yukarda anılan fiilleri yapan kimselere, yani
        tertibe riâyet edenlere verilen isimdir. Ancak asıl mevzu, bu
        terimin ıstılâhî yönüdür.
        Istılah olarak "ehl-i tertîb", farz olan beş
        vakit namazı, ara vermeden vaktinde ve muntazam olarak
        kılanlar hakkında kullanılan bir tâbirdir. Bu duruma
        göre, üzerinde beş vakitten az veya en çok beş vakit kaza
        namazı olan kimse "ehl-i tertîb" sayılır.
        Üzerindeki kaza namazı altı vakti bulan kimse "ehl-i
        tertîb" olmaktan çıkar.
        Hanefi mezhebine göre, "ehl-i tertîb" sayılan bir
        kimsenin, kazaya kalmış namazları arasında ve kazâ
        namazıyla vakit namazları arasında tertîbe riâyet
        etmesi gerekir. Kaza namazını kılmadan vakit
        namazını kılması câiz değildir. Aynı
        şekilde öğlenin kazaya kalmış namazını,
        sabahın kazaya kalmış namazından önce kılması
        da doğru olmaz.
        Üzerinde altı vakitten az kazâ namazı bulunan kimse,
        vaktin farzını edâ ederken bunu hatırlarsa,
        kılmış olduğu vakit namazı geçici olarak
        bozulmuş olur. İkinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
        vakit namazlarını da bu şekilde, kaza
        namazlarını hatırladığı halde kılar
        ve hiç birini iâde etmezse, beşinci vakti kılmakla bütün
        namazları sahih olur. Çünkü namazdaki bozulma mevkûfen
        -geçici- duruyordu. Beşinci vakte kadar böyle mevkûf olarak
        bulundurulur ve beşinci vaktin farzı kılınırsa
        hepsi de sahih olmuş olur. Beşinci vakti kılmadan kaza
        namazını kılacak olsa, bundan önce kılmış
        olduğu dört vakit namazı nâfileye dönüşür, böylece
        tümünü kazâ etmesi gerekir.
        Tertib, şu üç husustan dolayı bozulur:
        1- Kazaya kalan namazlar beş vakti aşarsa,
        2- Vakit, ancak hazır namazı kılacak kadar
        daralırsa,
        3- Vakit namazı edâ edilirken kazâ namazı unutulursa.
        Üzerindeki kaza namazları sayısını beş veya
        beşten daha aşağı bir sayıya indiren kimse, bir
        görüşe göre tekrar "ehl-i tertîb"den sayılır.
        (Merginânî, el-Hidâye, 1. cüz., bâbü kadâi'l-fevâit; Ö. Nasuhi
        Bilmen, Büyüt İslâm İlmihali, Celal
        Yıldırım, Büyük İlmihal, kaza namazlarında
        tertib.)