1- Ahmed b. Hanbel ve daha bir çoklarının, Abdurrahman
            b. Sibl'den rivayet ettikleri: "Kur'ân-ı Kerim'i okuyun,
            onu (dünya menfaatlarına vesile kılmak suretiyle)
            yemeyin!" (Heysemî, M.Zevâid VI/168. Bu hadîs-i Şerîfin
            bir başka rivayeti şöyle dir: "Kur'ân okuyun, onda
            aşırı gitmeyin. On(u okumak)dan
            uzaklaşmayın, onunla dünya menfaati artırmayı
            talep etmeyin." Heysemî VI/167. Sevkanî, age. V/322; Âynî,
            age. XN/95.) hadîs-i serîfi.
            2 - Ubeyy b. Kâ'b hadîsi: "Bir adama Kur'ân-ı Kerîm
            öğrettiydim de, bana bir yay hediye ettiydi. Durumu Rasûlüllah'a
            söyledigimde : Onu aldıysan, ateşten bir yay
            almışsin demektir, buyurdular. ben de geri iade ettim.
            " (Yusuf ez-Zeylaî, Nasbu'r-raye li-e hadîsi'I-Hidâye,
            (el-Mekrebetü'l Islamiyye,1393 (1973) IV/137; Sünen-i Ibn Mace, (Mısır,
            Isa el-Babi el-Halebî,1972)N/157.)
          
          3 - Beyhakî'nin, Bürayda (r.a.)dan rivayetine göre, Rasûlüllah
          (s.a.v.) : "Her kim Kur'ân okuyup, Hz. Kur'ân'ı nâsın
          malını yemeye vesile edinirse, Kıyamet Günü'nde
          yüzü etten âri bir kemikten ibaret olarak Arasat Meydanı'na
          gelir." buyurmuştur (‚Aynî, age. XN/96.)
          4- Tirmizî'nin ‚Imrân b. Husayn'dan rivayet ettiği:
          "Kur'ân okuyan onunla Allah'tan istesin. Zira bir takım
          insanlar gelecek, Kur'ân'ı okuyacaklar ve onunla insanlardan
          menfaat temin edeceklerdir." (Sünen-i Tirmizî, (Mısır,1975
          (I395) VI/79 (K.46 B. 20 H. 2917) Sevkanî, age. V/322; Âynî, age.
          XN/96.)
          5 - "Kur'ân-ı Kerim'i okuyunuz; onunla amel ediniz;
          ondan asla uzaklaşmayınız, onun hakkında haddi de
          aşmayınız; onun tilâveti karşılığında
          ücret alıp vermeyiniz, onunla dünya malını çoğaltma
          yoluna girmeyiniz." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Kahire, I3l3.
          NI/428.)
          Bu hadîs-i şerîflerin her biri, belki rivayet tarikindeki
          bir yönüyle tenkide uğramıştır ama, birbirlerini
          destekleyince, ortak mana sıhhat kazanmış olur. Ibn Abbâs:
          "Onu ticaret aracı yapmanızı uygun görmem. Ancak
          elinin sanatı karşılığı olanda (yazmaya
          alınan ücrette) bir mahzur olmamalıdır " (Akaidü's-selef
          s. I57; Buhar-î, Sahîh'inde "Fedailü'I-Kur'an"
          bölümünde "Kur'anı; gösteriş, yeme ve övünme
          için okuyanlar"diye bir başlık açmış ve ilk
          olarak Şu Hadîs-i Şer'îfi almıştır: "Dünyanın
          sonunda bir takım insanlar gelecek ki, onlar basit
          akıllıdırlar. Allah'ın kelamını okurlar
          ama, okun yay dan çıktığı gibi Islamdan çıkarlar.
          Imanları gırtlaklarından öteye geçmez; onları
          bulduğunuz yerde öldürün. Çünkü onları öldürme, Kıyamet
          gününde öldürene ecir olacaktır." Kirmanî de bunu açıklarken
          der ki: "Bu hadîsin, konulan başlığın ikinci
          kısmıyla, yani Kur'an'ı yeme vesilesi yapmakla
          ilişkisi şudur: Kur'ân okuma, Allah için olmazsa, elbette
          ya gösteriş ya yeme vesilesi, ya da benzer-i bir şey için
          olacaktır". (bk. Kirmânî (şerhu'I-Buharî)
          Beyrut,1401 (I98l )XIX/49; Kastalanî,irsadü's-sâri, VN/388.) der.
          B - Alimlere göre
          Bu konu üzerinde enine boyuna duranlardan birisi de Allâme Imâm
          Birgivî merhumdur. Bu konuda çeşitli eserlerinde malûmatlar
          vermiş, Istanbul'da devrin uleması ile münazaralarda
          bulunmuş, ve "Seyf-i Sârim" adında müstakil bir
          de risale yazmıştır (Bk. Katip Çelebî,
          Mîzânü'I-Hak fihiyarı'l-ehak (Terc.1001 T.E.)) Onun söylediklerini
          şu cümlelerle özetlemek mümkündür :
          " Müddeamıza Kitap'tan (Kur'ân-ı Kerim'den), sünnet'ten,
          icmadan ve kıyastan delillerimiz vardır :
          Kitap'tan olan delilimiz:"Ayetlerimizi az bir paha
          karşılığı yemeyin." ("Az bir
          baha" =Semen-i kalîl"in ne olduğunu daha önce açıkladık.)
          (K.K. N/41) Sünnetten delilimiz :"Kur'ân'ı okuyun, onu dünyevî
          menfaatları yeme aracı
          kılmayın.""Onlardan her kim ahiret işinidünyalık
          için yaparsa, artık âhirette onun hiç bir payı
          yoktur."Binaenaleyh, böyle bir okuyuşun sevabı
          olmadığına göre gerçekte sevabın
          satışı olan bu icâre nasıl câiz olabilir ?
          Ma'dumun satışı ise câiz değildir. Var
          olduğu kabul edilse bile, teslimi mümkün değildir.
          (ImamBirgivi'nin söylediklerini aynen nakleden Ibn ‚Abidin bu
          noktada şunları ilave eder: "Tesliminin mümkün olduğu
          kabul edilse bile bu, menfaatin bir şey
          karşılığı temlik edilmesidir. Buradaki
          menfaat ise sevaptır,kıraat değildir. Zira ücret veren
          sevabın hasıl olmadığını bilse, mücerred
          okuma karşılığı bir kuruş bile vermez .
          Binaenaleyh sevap teslim edilmeden ücrete hak kazanılmaz.
          Verdiğin kıraat şartına bağlı olmayan
          bir"SILA" olması, okuyanın da sırf Allah
          rızası için okumuş bulunması mümkün değildir.
          Çünkü veren verdiği, ancak muradına göre okunması için
          verdiğindendir ki, okunup okunmadığını
          izlemektedir. Okuyan da bir şey verilmemesi halinde
          okumayacaktır."(Ibn ‚Abidin, Sifa'ul-‚alil, s. 182.)
          Icmadan delilimiz:Bu ümmet. ‚Ameller ancak niyetlere göredir ve
          herkes için , neye niyyet etmişse o (nun
          karşılığı) vardır." meşhur hadîs-i
          şerîfine binaen, niyetsiz amelin olmayacağında ittifak
          etmiştir ki, niyyet amele bâis olan ve kastetme ve azmetme tabir
          edilen şeydir ve bahsini ettiğimiz meselede de bu yoktur.
          Sonra okuyanın, ben sadece Allah rızası için okuyorum,
          ücret verenin de, ben sadece Allah rızası için veriyorum,
          demelerine de itibar edilmez. Zira riyanın (olduğundan
          başka türlü görünmenin) haramlığında da
          ittifak etmişlerdir. Bunların böyle demeleri de riyadan başka
          bir şey değildir. Binaenaleyh, bir masiyet
          karşılığında ücret almak nasıl câiz
          olabilir?
          Kıyastan delîlimiz :
          1- Kur'ân-ı Kerîm okumak da, bedeni bir ibadet olma bakımından,
          namaz ve oruç gibidir. Binaenaleyh, nasıl namaz ve oruca ücret
          almak câiz değilse, Kur'ân-ı Kerim okumaya ücret almak da
          câiz değildir.
          2 - Bu, gerçekte bir sevap satma ameliyesidir ki, insanın geçmiş
          zamanlarda yaptığı amellerinin sevabını
          satışa çıkarmasına benzer. Bunun da câiz
          olamayacağı nasıl ihtilafsiz bir gerçekse, berikinin
          câiz olmadığı da aynıdır. E1-Ihtiyâr'da
          :"Şayet kabrini sıva ile yapmasını ve
          üzerine bir kubbe yerleştirmesini ve kabri başında
          Kur'ân okutup, okuyana bir şeyler vermesini vasiyyet etse, böyle
          bir vasiyyet batıldır, zira muhkemleştirmek için
          kabirlerin üzerine bina yapmak helâl değildir."
          denilmektedir. (Birgivî Muhammed Efendi, Serh'u hadîs-i erbaîn, s.
          75; Ibn Âbidîn, Şifâ'ul-‚alîl,.s.182; Dürrü'l-muhtar,
          VI/55.)
          Ibn Abidin, aynı konuda haram oluşun aklî delili olarak
          şu açıklamayı da ilâve eder :
          " ...Sevabın varlığı malûm değildir.
          Birisi sevabını kendinin, ya da ölmüş bir
          yakınının ruhuna bağışlamak üzere
          birisine hatim okutup ücret verse, bu okuyuştan bir sevabın
          husûlü belli değildir ki, ücret vermesi gereksin. Hasıl
          olsa bile, okuyan için hasıl olmuş olur ve ücret karşılığı
          satılması yine câiz olmaz. Ya belli olmadığı
          zaman nasıl sahîh olacaktır? Kaldı ki, böyle bir
          okuyuştan sevabın hasıl olmayacağı açıktır.
          Zira sevabın bulunmasında amelin hâlis Allah için olma
          şartı vardır. Ücretle okuyan ise, dünyalık için
          okumuştur, Allah rızası için okumamıştır.
          Bunu şuradan da anlayabiliriz: Okutanın kendisine bir
          şey vermeyeceğini bile - bilhassa bu işi meslek haline
          getirenler - bir harf bile okumaz." (Ibn Âbidîn,
          el-Ukûdü'd-dürriye, N/115.)Ibn Abidin'in nakline göre Imâm
          Nevevî "Kitâbu t-tıbyân fi âdâp -ı hameleti'1-Kur'ân
          adlı eserinde, müstakil bir bölüm altında
          şunları söyler:"Son derece kaçınılması
          emredilecek şeylerin en önemlilerinden birisi de, Kur'ân'ın
          bir kazanç aracı haline getirilmesidir." (Nevevî,
          et-Tibyân 42; Ibn Âbidîn Şifâ'ul-‚alîl, s.175.)
          Tâcü's-Şeria: "Ücretle Kur'ân okumanın, ne
          okuyana, ne de ölüye sevabı dokunur."Aynı: "Dünyalık
          için Kur'ân okuyan, okumaktan alıkonulur. Bu durumda alan da
          veren de günahkârdır." (Ibn ‚Abidîn, Sifa'ul-‚alîl,
          s.180: Raddü'I-muhtar, VI/56.) Şeyhul-Islâm Ankaravî Mehmed
          Efendi: "Kıraat ya tâattır, ya masiyettir, ya da
          mubahtır. Bir dördüncü şık düşünülemez. Eğer
          Kur'ân-ı Kerim okumak, hadîs-i şerîf okumak gibi bir
          tâatsa, bunların karşılığında ücret
          almak, tâata ücret almak olur ki, tâat üzerine icâre akdi yapmak
          sahîh değildir. Eğer şarkı, türkü gibi bir
          ma'siyyetse, o zaman bu, ma'siyete ücret almak olur. Bu ise batıldır.
          Yok eğer edebiyat v.s. kitapları okumak gibi bir mubah
          okumaksa, o zaman da ücretle tutanın ücret vermeden bile sahip
          olduğu bir şeyi, ücretle yaptırması olur ki, bu
          da mün'akid olmaz." (Şerhu'I-Islam Muhammed Emîn
          el-Ankaravî, Fetâvay-ı Ankaravi, Ist.1281.N/293 (Muhît-i
          Bur'hâni'den naklen))
          El-Ihtiyâr ve Mecmâ ul-Fetâvâ'da: "Kur'ân için herhangi
          bir şey almak câiz değildir. Zira bu ücret gibidir."
          denmektedir. Ücrete benzeyen câiz olmazsa, ya ücret olarak alınan
          nasıl câiz olacaktır?
          E1-Hulâsa'da: "Kur'ân okumasını bilen birisine
          kabri başında Kur'ân'dan bir şeyler
          okumasını vasiyyet etse, bu vasiyyet bâtıldır.
          Aynı şey Tatarhâniyye'de de mevcuttur. Orada ayrıca:
          Sahîh olan câiz olmamasıdır. Velev ki okuyan muayyen bile
          olsa, denilmektedir." (Ibn Âbidîn, Sifâ'uf-‚alîl, s.179;)
          denir. Ibnü Kayyim el-Cevziyye: "Ölüye gönderilecek en güzel
          hediye, köle azadı, sadaka, onun için istigfar etmek ve onun
          için hac yapmaktır. Nâfile olarak Kur'ân okuyup sevabını
          ona bağışlama ya gelince, eğer ücretsiz olursa,
          bu da diğerleri gibi ulaşır." Şeyhul-Islâm
          Takiyyü'd-Din (Ibn Teymiyye) : "Kıraata ücret ve sevabını
          ölüye gönderme sahih değildir. Çünkü bu hususta hiçbir
          imamımızdan menkul bir izin yoktur. Hattâ ulemâ, okuyan,
          bir mal karşılığı okursa, bunun bir
          sevabı yoktur demişlerdir. Peki ölüye gidecek olan nedir?
          Ölüye ancak amel-i sâlih gidebilir. Kur'ân okuma karşılığı
          ücret alınamayacağında imamlarımız ittifâk
          halindedirler. Ihtilâf, öğretmeye verilecek ücret konusundadır."
          (Ibn Âbidîn, Şifâ'ul-‚alîl, s.175. (Kitabu'r-Rûhtan
          naklen))
          Imâm Birgivî: "Bunun için vasiyyette bulunmak batıldır.
          Alınan alana haramdır... Bu yolla Kur'ân okuyan da, onu
          dünyanın bayağı metaına âlet ettiği için
          âsîdir." (Ibn Âbidîn, Şifâ'ul-‚alîl, s.174;
          Raddü'I-muhtar, VNS7, (el-Cezîrî de bunu Imam Birgivî'den aynen
          nakletmektedir. bk. el-Fıkhu'alel-mezâhibi'l-erba'a,
          NI/l27)"Allah'tan da utanmazlar, bu Kur'ân-ı Azımü'ş-Şânı
          bir kaç değersiz dirhem için, hayır, bilakis, talibi köpekler
          olan kazurat ve leşler için okurlar. Bu yolla insanları
          aldatabilirler ama, gaybın ve görünenlerin âlimi olan Allah'ı
          nasıl aldatacaklardır?!" (Imâm Birgivî,
          Şerhu-hadîs-i erba'în, s. 74) Abdurrahman el-Cezîri: "
          ... Bütün bunların hülâsası şudur: Hanefi mezhebi,
          tâatlar üzerine ücreti men esasına dayanır. Bu yüzdendir
          ki, başkası yerine yapılan haccın, ücret yoluyla
          değil; inabet yoluyla olduğunda ittifak vardır.
          Binaenaleyh, başkası yerine hac yapan, bu farzı yerine
          getirmede, onun nâibi olarak iş görmekte ve onun malından,
          kendisine ihtiyaç miktarı harcayabilmektedir. Eğer artan
          bir şey olursa, onu da olduğu gibi nâibi bulunduğu
          zata iade etmektedir. Eğer bu ücret akdi olsaydı,
          artanı iade etmeyecekti. " (el-Cezîrî, age. NI/l27.)
          Ibrahim en-Nehâ î: "Mushaf varislere değil, kurralar için
          terkedilir, ya da mûrisin ehl-i beytinden kurra olanlara kalır.
          Mushafın yazılmasına, okunmasına ve arzına
          ücret şartı da câiz ol maz." (Muhammed Ravvâs
          el-Kal'acî, Mevsu'atü Ibrâhim en-Naha'î, N/562) Son olarak, kıraata
          ücret alanların her nasılsa mesned gösterdikleri
          Ebu's-Su'ûd Efendi'den, aksine bir fetvâ nakletmek
          istiyorum:"Zeyd-i cüz-hân (Kur'ân okuyan herhangi birisi)
          tilâvet-i Kur'ân-ı Azîm'i mücerred ücret içün eylese (Sırf
          ücret almak için okusa) aldığı akçe şer'an helâl
          olur mu?
          E1-Cevap: Olmaz. Sahibine (okutana) istirdad (geri verme) lâzımdır.
          (Ebu's Su'ûd) Bu surette Zeyd, sevap mülâhazasi ile olmayup,
          Kelâmullah'ı dünyaya vesile ittihaz eylemekle, mezbûra (adı
          edilene) ne lâzım olur?
          E1-Cevap: Istihfâf-ı Kelâmullah'tır (Allah'ın Kelâmı'ni
          hafife almaktır); küfür lâzim olur. (Ebu's Su'ûd) Diğer
          cevap: Küfür lâzım olmaz; havf-i küfür (Küfür olma endişesi)
          vardır. Zira istihfaf sarih (açık) değildir, zimnîdir
          (dolayısıyladır). Mushaf-ı Şerifi kazurata
          ilka (pislige atma) değildir. (Harrarahü Muhammed Birgivî)
          (Fetâvâi-i Ebi's-Su'ûd, Mesîhat Kütüphanesi, (Yazma) v.168.) Aslında
          Ebu's-Su'ûd Efendi, kendi görüşü olarak "Küfür lâzım
          olur" dedikten sonra, Imâm Birgivî'nin, "küfür değil,
          havf-i küfür lâzım olur" şeklinde ifade edilen görüşünü,
          sadece değişik görüşlerin de bulunduğunu nakil için
          değil, itibar edilmeyecek mercûh bir görüş olduğunu
          hatırlatmak için zikretmiş olmalıdır. Bu iki
          yaştan âlimin birbirleriyle pek anlaşamadıkları,
          hattâ Kâtip Çelebi'nin anlattıklarına bakılırsa
          birbirleriyle dargın olarak vefat ettikleri gözönünde
          bulundurulduğunda, bu fikrin doğru olması ihtimal
          çerçevesine alınır. (Bunların yanında özellikle
          "Sonraki" Hanefi Fıkıhçılarının
          yazdığı kitaplarda, Kur'an-ıKerim tilavetine
          ücret almanın caiz olmayacağı açıkça belirtilmiştir.(Bu
          konuda Imam Birgivi'nin sözünü ettiğimiz risalesinden
          başka Ibni ‚Abidin'in yine adı geçen risalesi,
          Raddü'ül- muhtar ve el-‚Ukudüd'dürriye adlı eserler'i
          yanında bk. Fetâvây-i Kâdîhân NI/ F26; Bezzâciyye VI/354;
          Hindiyye V/3I6, 349). Bütün bunlar Hanef i mezhebindeki durumdur. Bu
          konuda Hanbelîler' de Hanef i ler gibi düşünürler. Imâm
          Mâlik, Şafîî ye Ibn Hazm'a gör'e ise bazı Şartlarla
          Kur'an-ıKerim tilavetine ücret almanın caizdir. (bk.
          Haseneyn Muhammed Mahluf, Fetevâ Şer'îyye ve buhus Islâmiyye,
          Mısır, I385 (1965) I/60 vd.) Ancak, bilebildiğimiz
          kadarıyla, konuyu müstakil bir mesele olarak enine boyuna
          inceleyen Imam Birgivi ve Ibn Abidîn'dir ve her ikisi de Kur'ân-ı
          Kerim tilâvetine ücret almanın çok çirkin bir haram olduğu
          kanaatine varmışlardır. Diğer mezheplerde câiz
          gören imamlar, konuya sadece dolayısı ile
          değinmişler ve meseleyi bütün yönleri ile delilleriyle
          ele almamışlardır. Bu yüzden, bukonuda özellikle
          Hanefilerin söyledikleri kaynak teşkil eder ve tercihe şayân
          görülür.)