Namaza imam ile beraber başladığı halde kendisine
        gaflet, uyku veya cemaatin çokluğundan dolayı bir zahmet
        arız olup veya abdesti bozan bir durum ile
        karşılaşıp da namazın tamamını veya
        bir kısmını imam ile kılamayan kimse.
        Namazın başından sonuna kadar, aralıksız
        olarak imama uyan, bütün rek'atleri imam ile beraber kılan
        kimseye "müdrik", imama birinci rek'atın rükûundan
        sonra, imam selâm verinceye kadar, arada uyan kimseye de
        "mesbûk" adı verilir. Lâhik, imamla birlikte kılamadığı
        kısım için, imama uyan kimse gibidir. Bu yüzden kaçırdığı
        rek'atleri kaza ederken, Kur'ân-ı Kerim okumaz ve kendi
        başına kıldığı rek'atlerdeki
        yanılmasından dolayı "sehiv secdesi"
        yapması gerekmez. Çünkü imamın arkasında namaz
        kılan cemaat kendi yanılmasından dolayı sehiv
        secdesi yapmaz.
        İmama uyan cemaatten birisinin, namaz içinde abdesti bozulsa,
        meselâ, burnu kanasa, saftan ayrılır, namaza aykırı
        bir şeyle uğraşmaksızın hemen abdest alır,
        tekrar cemaate dönerek yetiştiği yerden imama uyar. Mümkün
        ise önce kaçırdığı rek'âtleri veya rükünleri
        kaza eder, sonra imama tabi olarak onunla selâm verir. Bir kimse,
        birinci rek'atın kıyamında uyuyup da imam secdeye
        vardığı anda uyansa, hemen rükûa varır, sonra
        secdeye vararak imama tabi olur. Bir yere dayanmaksızın vuku
        bulan, uyku hali gerçek uyku sayılmadığı için
        abdeste ve dolayısıyla namaza zarar vermez.
        Lâhik, imama yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tabi
        olur, imam namazdan çıkınca kendisi kaçırmış
        olduğu rek'atleri veya rükünleri kaza eder. Ancak hükmen imamın
        arkasında namaz kılmakta olduğu kabul edilerek bir
        şey okumaksızın eksik kalan rek'atleri tamamlar.
        İmama ikinci rek'atte uyan bir kimse (mesbûk) abdesti bozulduğu
        için, bir veya daha fazla rek'atı kaçırsa, imam selâm
        verdikten sonra kaza edeceği ilk rek'atte kırâatte bulunması
        gerekir.
        İmam sehiv secdeleri yapsa, Lâhik namazını henüz
        tamamlamamış ise, onunla beraber bu secdeleri yapmaz. Önce
        namazı tamamlar, ondan sonra bu sehiv secdelerini yapar (İbnül-Hümâm,
        Fethul-Kadîr, I, 277 vd.; ez-Zeylaî, Tebyînul-Hakaik, el-Emîriyye,
        III,137 vd.; İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr,Mısır, t.y.,
        I, 500-560; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh, Dımaşk
        1405/1980, II, 209, 210).
        Korku namazında, namazı imama uyarak kılmaya
        başlayan ve iki rek'atlı namazda ilk rek'atı, üç veya
        dört rek'atlı namazda ise, ilk iki rek'atı imam ile beraber
        kılan birinci grup, ikinci secdeden veya birinci oturuşta
        "tahiyyât"tan sonra düşman cephesine gider, ikinci grup
        gelerek, imam ile geri kalan re'katleri kılar, yeniden düşman
        karşısına gider. İmam kendi başına selâm
        verir. Birinci grup, döner gelir, namazını
        kıraatsız olarak tamamlar, selâm verir.
        İşte bu grup "lâhik" hükmündedir. İkinci
        grup namazlarını imamdan sonra kıraatle tamamlayıp düşman
        cephesine yeniden gider (bk. "Korku Namazı"). Bu ikinci
        grup ise "mesbûk" hükmünde olduğu için namazını
        kıraatla tamamlar.
        Ancak her lâhikin yukarıda açıklandığı
        şekilde namazı tamamlaması güç olduğu için,
        lâhiklerin eksik kalan namazlarına yeniden başlamaları
        daha uygun görülmüştür.