Ezgili sesle Kur'ân-ı Kerim okurken yapılan hata. Bu
        hatalar harflerde, harekelerde veya harflerin sıfatlarında
        olabilir. Sahabe döneminden sonra sahih olan kıraatların
        karşısında şaz rivâyetler, ortaya çıkmıştır.
        Dalâlet ve ilhad erbabının türemesinden sonra şaz
        kıraatlar artmış ve çoğalmıştır. Bu
        hususta ileri giden bid'atçıların en meşhurları
        İbn Şenebuz (ö. 328/940) ve Ebû Bekr Attar (ö. 354/965)'dır.
        Bu şahıslar şaz kıraat ortaya çıkarmaya çalışan
        bid'atçıların sonuncularıdır. Şaz
        kıraatlar devri geçtikten sonra kıraatta lâhin yapılarak
        teganni ile okuma bid'atı ortaya çıkmıştır. Bu
        dönemdeki bid'atçılar çeşitli şekillerde lahin
        yapmışlardır. Bunlar da dört gruptur:
        1. Ter'îd; soğuktan titrer gibi sesi titretmek. 2. Terkîs;
        sakinden harekeye zıplar gibi hızla atlayıp geçmek. 3.
        Tartîb; medleri uzatarak terennüm ve teganni etmek. 4. Tahzîn; sese ağlar
        gibi hazin bir edâ vermek.
        İlk lâhin yapan Ubeydullah b. Ebî Bekre'dir. Hazin bir ses ile
        Kur'ân okuyarak, lâhin yapan bu şahıstan sonra torunu
        Abdullah b. Ömer b. Ubeydullah b. Ebî Bekre ondan bu tarz kıraatı
        öğrenmiştir. Ondan Ebâzî, Ebâzî'den de Sa'd b. Allâf bu
        kıraat tarzını öğrenmişlerdir. Sa'd b. Allâf,
        Harun Reşid'in ilgisini çekmiş ve onun yanında bulunarak
        onun hususi kâri'î olmuştur. Hatta "emirul mü'minin"
        kari'î olmuştur. Daha sonra Heyşem, Ebân ve İbn A'yen
        gibi kâriler ortaya çıkmış ve kıraatta lâhin
        yapmayı yaygınlaştırmışlardır. Sahâbî
        ve Tabiîn döneminde bu tür bir kıraat yoktur.
        Lahn, lahn-i celî ve lahn-i hafi olmak üzere iki kısımdır.
        Lahn-i celî; açıktan belli olan hata anlamındadır.
        Gerek Kur'ân ve kıraat ilmi mütehassıslarının,
        gerekse Kur'ân okumayı bilen hemen herkesin farkedip
        anlayabileceği hatalı okuyuşlardır. Harflerin aslî
        sıfatları ve mahreçleri üzerinde, harekelerde ve
        sükûnlarda yapılan hatalar bunlardandır. Bu hatalar çoğu
        zaman namazı bozabilir. Lahn-i hafi; gizli hata
        anlamındadır. Kur'ân okunurken yalnız Kur'ân ve kıraat
        ilmi konusunda ehil olan kişilerin farkedebileceği hatalara
        lahn-i hafi denir. Tecvid kurallarına uyulmaması halinde
        meydana gelen hatalar bu çeşit hatalardandır. Lahn-i hafi
        namazı bozmaz.