KÜTÜB-İ SİTTE HADİS-İ ŞERİFLERİ




2071 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir adamin elinde altindan bir yuzuk gordu. Onu cikarip atti ve:
"Biriniz tutup atesten bir parcayi alip eline koyuyor!" buyurdu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gidince adama: "Yuzugunu al (baska surette) ondan faydalan" dediler. O:
"Hayir! Vallahi ebediyen almayacagim, onu Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atti" dedi."
Muslim, Libas 52, (2090).

2072 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Habes krali Necasi'den hediyeler geldi. Icerisinde Habesi kasli bir de altin yuzuk vardi. Resulullah onu bir cople veya tiksinerek bir parmagiyla aldi. Kizi Zeyneb'in kizi Umame Bintu Ebi'l-As'i cagirip: "Yavrucugum al sunu, takin!" dedi."
Ebu Davud, Hatem 8, (4235).

2073 - Said Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: "Hz. Omer, Suheyb (radiyallahu anhuma)'e: "Niye parmaginda altin yuzuk goruyorum?" dedi. Beriki: "Onu senden daha hayirli olan da gordu, ama ayiplamadi" deyince, Hz. Omer:
"O da kimmis?" dedi. Suheyb: "Resulullah!" cevabini verdi."
Nesai, Zinet 42, (8,164,165).

2074 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzugumu su parmaga koymami yasakladi -ve eliyle orta ve ondan sonra gelen (sehadet) parmagina isaret etti- buyurdu."
Muslim, Libas 64, (2078); Tirmizi, Libas 44, (1787); Nesai, Zinet 53, (8, 177); Ebu Davud, Hatem 4, (4225).

2075 - Yine Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah yuzugunu sag eline takardi."
Ebu Davud, Hatim 5, (4226); Nesai, Zinet 49, (8,175).

2076 - Cafer Ibnu Muhammed, babasindan naklen anlatiyor: "Hz. Hasan ve Hz. Huseyin (radiyallahu anhuma), yuzuklerini sol ellerine takarlardi."
Tirmizi, Libas 16, (1743).

2077 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzugu sol eline takardi ve kasini avucunun icine getirirdi. Ibnu Omer de boyle yapardi.
Ebu Davud, Hatem 5, (4227, 4228).

2078 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) helaya girdigi zaman yuzugunu cikarirdi."
Tirmizi, Libas 16, (1746); Nesai, Zinet 54, (8, 178).
Rezin su ilavede bulunmustur: "Yuzuk Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sol elinde idi.")

2079 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordu:
"Iki altin bilezik hakkinda ne dersiniz, (takayim mi?)"
"Atesten iki bileziktir, (takmayin!)" deyip cevap verdi. Kadin devamla:
"Pekala altin gerdanliga (ne dersiniz?)" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan yine:
"Atesten bir gerdanlik!" cevabini aldi. O, yine sordu:
"Bir cift altin kupeye ne dersiniz?"
"Atesten bir cift kupe!"
Kadinda bir cift altin bilezik vardi. Onlari cikarip atti ve:
"(Ey Allah'in Resulu), kadin kocasi icin suslenmezse, onun yaninda kiymeti duser" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Sizden birine, gumus kupeler takinmasindan, bunlari za'feran veya abir ile sarartmasindan kimse engel olmaz!" cevabini verdi."
Nesai, Zinet 39, (8,159).

2080 - Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina Fatima Bintu Hubeyre, elinde altindan iri yuzukler (Feth) oldugu halde gelmisti. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kadinin ellerine vurmaya basladi. Fatima da hemen (oradan sivisip) Resulullah'in kerimeleri Fatimatu'z-Zehra (radiyallahu anha)'nin yanina girdi. Ona Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kendisine olan davranisini anlatti. Bunun uzerine Hz. Fatima (radiyallahu anha) boynundaki altin zinciri cikarip: "Bunu bana Hasan'in babasi Hz. Ali (radiyallahu anhuma) hediye etti" dedi. Zincir daha elinde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina girdi ve sunu soyledi:
"Ey Fatima! Halkin: "Resulullah'in kizinin elinde atesten bir zincir var!" demesi seni memnun eder mi?" dedi ve boyle diyerek oturmadan geri donup gitti. Bunun uzerine Fatima (radiyallahu anha) zinciri carsiya gonderip sattirdi, parasiyla bir kole satin aldi ve onu azad etti.
Bu olanlar Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlatilinca: "Fatimayi atesten kurtaran Allah'a hamdolsun!" buyurdular."
Nesai, Zinet 39, (8,158).