HakikatKitabevi

Kitap-Download

SE’ÂDET-İ EBEDİYYE KİTÂBINDA
ADI GEÇENLERİN HÂL TERCEMELERİ

M

563 MAHDÛM-İ CİHÂNİYÂN: (Kutb-i zemân) ismine bakınız!

564 MAHMÛD BİN MUHAMMED BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebülmehâmid Mahmûd bin Muhammed bin Dâvüd Buhârî, fıkh âlimlerindendir. 671 [m. 1272] de Buhârâda vefât etdi. (Hakâyık-i manzûme) kitâbı meşhûrdur. Bu kitâb, (Manzûme-i Nesefî) şerhı olup iki cilddir. Fıkh kitâbıdır. 352.

565 MAHMÛD BİN SADR-ÜŞ-ŞERÎ’A “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yüzsekseninci [180] sırada Burhân-üş-şerî’a ismine bakınız!

566 MAHMÛD BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Burhâneddîn Mahmûd bin Tâc-üd-dîn Ahmed bin Abdül’azîz Buhârî, Hanefî âlimlerindendir. 551 [m. 1156] de tevellüd, 616 [m. 1219] da şehîd oldu. (Tecrîd), (Muhît-i Burhânî), (Zahîre), (Fetâvâ-i Burhânî) ve (Vâkı’ât) kitâbları meşhûrdur. 622, 787.

567 MAHMÛD GAZNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Sübektekin, Buhârâdaki Sâmânî devletinin Horâsândaki vâlîsinin kölesi iken, vâlî ölünce, yerine vâlî oldu. Sultân Mahmûd 357 [m. 967] de tevellüd etdi. Horâsân vâlîsi oldu. Babası ölünce, 387 [m. 997] de hükûmet kurdu. Türkistânı, Irâkın bir kısmını, Lâhoru, Delhîyi aldı. Çok kiliseleri câmi’ yapdı. Hindûların hazînelerini Haremeyn-i şerîfeyne [Mekkeye ve Medîneye] hediyye etdi. Berehmenlerin, kadınların, kocalarının cenâzesi ile birlikde, diri diri yakılması, ölülerin nehre atılması gibi, insanlığa yakışmayan âdetlerini yasak etdi. Âlimleri, edîbleri severdi. Çok kitâb yazdırdı. Firdevsînin (Şâh-nâme)si bunlardan biridir. Ehl-i sünnet âlimleri yetişdirdi. 421 [m. 1030] de Gaznede vefât etdi. Devleti [543] senesine kadar devâm etdi. Mahmûd Nûreddîn Zengî başka olup, Haleb sultânı idi. 569 [m. 1173] de vefât etdi. Salâhuddîn-i Eyyûbî, bunun kumandanlarından idi. Şâmda Eyyûbî devletini kurmuş, 589 [m. 1193] de vefât etmişdir. 1052.

568 MAHMÛD HÂN-II “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin doksanbeşincisi ve Osmânlı pâdişâhlarının otuzuncusudur. Birinci Abdülhamîd hânın oğlu, sultân Abdülmecîd hânın babasıdır. 1199 [m. 1785] de tevellüd, 1255 [m. 1839] de vefât etdi. 1223 [m. 1808] de halîfe oldu. Yeniçerileri kaldırdı. Vehhâbîleri Hicâzdan çıkardı. Harbiyye ve tıbbiyye-i mülkiyye mekteblerini vücûde getirdi. [1241] de Tophânede Nusratiyye câmi’ini yapdırdı. 1244 de Bâyezidde Eski serây bağçesine yangın kulesi yapdırdı. [1253] de Unkapanı ile Azapkapı arasında (Mahmûdiyye) köprüsünü yapdırdı. [1247] de İstanbulda ilk gazete çıkarıldı. Dünyâda ilk gazete 1051 [m. 1641] de çıkarıldı. [1253] de mâliye nezâretini kurdu. [1254] de karantina vücûde getirdi. Bağçekapıda (Hidâyet câmi’i), Üsküdârda Şemsi pâşa câmi’i yanında, [1232] de (Adliye) câmi’ini, yağlı boyalı ahşâb Beğlerbeyi ve Çırâğân serâylarını yapdırdı. [1235] de hazret-i Hâlidin türbesini ta’mîr etdi. Sandûkası pûşîdesi üzerindeki kendi el yazılarıdır. [1241] de hurûfî tekkelerini kapatdı. [1235] de Beyoğlunda Galata-serây lise binâsını yapdırdı. Burası 1250 [m. 1834] de Tıbbiyye mektebi yapıldı ise de, 1266 da yandı. 1267 de (Tıbbiyye-i şâhâne) yapdırdı. Arnavutköy sâhilinde (Tevfîkiyye) câmi’ini yapdırdı. Çeşidli yerlerde çeşmeler yapdırdı. Tophânede Kâdirî câmi’ ve tekkesini Tosyalı İsmâ’îl Rûmî yapdı ve 1053 [m. 1644] de vefât etdi. İkinci Mahmûd hân [1239] da yeniden yapdı. Türbesi Çenberlitaşdadır. 460, 500, 533, 1059, 1062, 1066, 1067, 1083, 1092, 1173, 1189.

569 MAHMÛD HÜDÂYÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Azîz Mahmûd Hüdâyî efendi, Celvetiyye meşâyıhindendir. Koçhisârlıdır. Bursada, hâcı Bayrâm-ı Velînin halîfelerinden, Muhammed Üftâde hazretlerinden feyz aldı. 1007 de Üsküdârda câmi’ ve tekke yapdı. Dördüncü Murâd hân tahta çıkınca Eyyûbde kılıncını Hüdâyî efendi takdı. 1038 [m. 1628] de vefât etdi. Tekkesi yanındaki türbesindedir. Üftâde efendi 989 [m. 1581] da Bursada vefât etmişdir. 1088.

570 MAHMÛD İNCİRFAGNEVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm âlimlerinin büyüklerinden bir ferd-i kâmildir. Buhârânın Fagne köyünde tevellüd edip, Akbenî nâhiyesinde yerleşdi. Mi’mârlık ile geçinirdi. Yediyüzonbeş 715 [m. 1315] de vefât etdiği (Sebe’ul-esrâr) ve (Tâc-ül-asfiyâ)da yazılıdır. 720, 969, 1076.

571 MAHMÛD KİRMÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâc-ül-Kurrâ Mahmûd bin Hamza Kirmânî 500 [m. 1106] senesinde vefât etdi. 419.

572 MAHMÛD-İ KÜRD-İ ŞEYHÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: (Câmi’u kerâmât-i Evliyâ)da diyor ki, Mahmûd-i Kürdî, Medîneye yerleşdi. Abdülganî Nablusî diyor ki, (1205 [m. 1790] senesinde Medînede Mahmûd-i Kürdîyi gördüm. Beni evine götürdü. Uyanık iken Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” çok gördüm dedi. Kıymetli sözlerinden ve güzel hâllerinden doğru söylediğini anladım.) Uykuda iken de, uyanık iken de Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” görüldüğünü ve görenleri (Se’âdet-üd-dâreyn) kitâbında uzun bildirdim. 1014.

573 MAHMÛD PÂŞA: Fâtih sultân Muhammed zemânında iki def’a sadr-ı a’zâm olmuşdur. Nûr-i Osmâniyyede câmi’ ile hamâm ve yokuşda çarşısı vardır. Sofyada da büyük bir câmi’i vardır. 878 [m. 1473] de vefât etmişdir.

574 MAHMÛD SÂMİNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alî Septînin sohbetinde kemâle gelmişdir. Alî Septînin İcâzetnâmesi Mahmûd Sâhib tarafından hâzırlanıp mevlânâ Hâlid tarafından tasdîk edilerek, Abdüllah-i Mekkî ile kendisine gönderilmişdir. Mahmûd Sâminî, seyyiddir. Palu kasabasının Hun köyünde tevellüd ve 1313 [m. 1895] senesinde Paluda vefât etdi. Kabri Murâd suyu kenârındadır. Şâfi’î mezhebinde ve tesavvufda mütehassıs idi. Ârif-i billâh idi. Alî Septîye onüç sene hizmet yapdı. Tütün içerdi. Birisi buna, kalbinden i’tirâz edince, (Bizim çubuğumuzu düşüneceğine, Allahü teâlâyı zikr et. Başka birşey düşünme!) buyurdu. Yirmiye yakın ârif yetişdirdi. Bunlardan Harputlu Osmân Bedreddîn efendi ve o zemân Erzurumun kazâsı olan Kiğı kasabasında hâcı Yûsüf efendi ile oğlu Muhammed efendi ve Kiğı müftîsi Muhammed Nûreddîn efendi meşhûrdur. Nûreddîn efendi [m. 1964] yılında Antalyada vefât etdi. Alî Septî 1287 [m. 1870] de Paluda vefât etdi. Kabri bir tepede mescidinin yanındadır. Bunun torunu Saîd efendi 1926 da Ankarada vefât etdi. 639, 1158.

575 MÂHPEYKER SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Sultân Ahmed hânın zevcesi ve sultân dördüncü Murâd ile Sultân İbrâhîmin vâlidesidir. (Kösem sultân) da denir. 1000 [m. 1592] de tevellüd, 1061 [m. 1651] de şehîd edildi. Hüsn-i cemâli, aklı ve zekâsı ve hayrât ve hasenâtı ile meşhûr sâliha ve afîfe bir sultân idi. Yeni câmi’in temelini atdı. Çarşambadaki (Vâlide medresesi mescidi) ve [1050] de Üsküdârda Çinili câmi’ini yapdırdı. Çakmakcılar yokuşunda büyük vâlide hânı ile içindeki mescid de, bunun eseridir. Rumelinde milyonlar değerinde vakfları ve hayrâtı vardır. Otuz sene, devletin idâresinde hizmetleri oldu. Âsîler ve şakîler tarafından serâyda şehîd edildi. Sultân Ahmed türbesindedir. Sultân dördüncü Murâdın kızı Safiyye sultân da bu türbededir. Hayrât ve hasenâtı ile millete hizmetleri Naîmâ târîhinde uzun yazılıdır. 1033 de, Anadolu kavağı câmi’ini yapdırmışdır. Bu mescid şimdi gazinodur. İki kavağın kal’aları da 1033 de yapılmışdır. 1071, 1150.

576 MAKDONYUS: Papas idi. Îsâ aleyhisselâma tapılmaz. O mahlûkdur, diyordu. Mîlâdın [381]. ci senesinde İstanbulda kurulan ikinci meclisde, tel’în edildi.

577 MÂLİK: Resûlullahın onikinci babasıdır. Nadrın oğludur. Nadr, altun demekdir. Nadrın ismi Kaysdır. Nadr, Kinânenin oğludur. 390.

578 MÂLİK BİN DÎNÂR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Âlim ve velî idi. 131 [m. 748] senesinde Basrada vefât etdi. 691.

579 MÂLİK BİN ENES: Ebû Abdüllah Mâlik bin Enes bin Mâlik bin Ebî Âmir bin Umeyr Teymî Esbahî Humeyrî, Cennet ile müjdelenmiş olan (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at)in dört büyük mezhebinden biri olan (Mâlikî) mezhebinin reîsidir. Doksan [90] senesinde Medînede tevellüd, 179 [m. 795] da orada vefât etdiği ibni Âbidîn mukaddemesinde yazılıdır. Bir hadîs-i şerîf okumak için abdest alır, edeble diz çökerdi. Medînede hayvana binmezdi. Haksız bir fetvâyı vermediği için, yetmiş kırbaç vuruldu. Abdesti sık bozulan hastalar ve ihtiyârlar için ve necâsetden tahâret için çok kolaylık gösterdiğinden, diğer üç mezhebde olan müslimânlar, Mâlikî mezhebini de taklîd ederek, ibâdetlerini râhatlıkla yapmakdadırlar. (Muvattâ) adındaki hadîs kitâbı çok kıymetlidir. 49, 50, 125, 132, 159, 172, 251, 288, 423, 465, 466, 467, 575, 783, 881, 1009, 1062, 1077.

580 MARKO: St. Marc, dört (İncîl)den birini yazmışdır. Îsâ “aleyhisselâm” göke çıkarıldıkdan sonra Îsevî oldu. Petrosdan işitdiklerini Romada Yunanca yazmış, bu yazılarına (İncîl) denilmişdir. [68] senesinde Mısrda âyin yaparken tutulup öldürüldü. Meşhûr Marko pâşa, [1874] den 1309 [m. 1891] e kadar İstanbulda Tıbbiyye mektebi nâzırı idi. (Derdini Marko pâşaya anlat) sözü meşhûrdur. 1109.

581 MARCONİ: İtalyan fizikcisidir. 1874 de tevellüd, 1355 [m. 1937] de vefât etdi. Telsiz-telgrafa son şeklini verenlerdendir. 1910 da nobel mükâfâtı aldı.

582 MA’RÛF-İ KERHÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Alî Rızânın halîfesi ve Sırrî Sekatînin mürşidi idi. İkiyüzde Bağdâdda vefât etdi. 120, 448, 456, 1087.

583 MÂVERDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alî bin Muhammed Mâverdî, 364 [m. 974] de Basrada tevellüd, 450 [m. 1058] de Bağdâdda vefât etdi. Şâfi’î fıkh ve tefsîr âlimidir. (Hâvî) fıkh kitâbı çok kıymetlidir. (Ahkâm-üs-sultâniyye) adındaki sosyal kitâbı Mısrda ve 1269 [m. 1853] da Almanyada Bonn şehrinde basıldı. Mısrda ikinci baskısı 1386 [m. 1966] da yapıldı. 735.

584 MAZHER-İ CÂN-I CÂNÂN: Şemsüddîn Habîbullah seyyiddir. Tesavvuf mütehassıslarının büyüklerindendir. Müslimânların gözbebeğidir. [1111] de Hindistânda Ramezân-ı şerîfin onbirinci Cum’a günü tevellüd ve 1195 [m. 1781] de şehîd edildi. Abdüllah-ı Dehlevî kabrinin yanındadır. Şâhcihân câmi’inin civârında, Dergâh câmi’indeki dört kabrden birincisidir. Yirmiiki yaşında iken, Seyyid Muhammed Nûr-i Bedevânî hazretlerinin vâris-i ekmeli oldu. Seyyid Abdüllah-ı Dehlevînin üstâdıdır. Yetişdirdiklerinden biri de kâdî allâme Muhammed Senâullah-ı Dehlevî hazretleridir. Abdüllah-ı Dehlevî hazretleri, (Makâmât-i mazheriyye) kitâbında diyor ki, Hadîs âlimi Şâh Veliyyullah buyurdu ki, (Allahü teâlâ, bize sahîh keşfler ihsân eyledi. Bu zemânda, hiçbir yerde mirzâ Cân-ı Cânânın benzeri yokdur. Makâmlarda ilerlemek istiyen onun hizmetine gelsin!) Hadîs öğrenmek için kendisine gelenleri istifâde etmek için, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretlerine gönderirdi. Ona yazdığı mektûblarda, (Allahü teâlâ, fazîletlerin tecellî yeri olan sizlere uzun zemân selâmet versin ve bütün müslimânları bereketlerinize kavuşdursun!) derdi. (Makâmât-ı Mazheriyye)de, Mazher-i Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” buyuruyor ki, Evliyânın mezârlarını ziyâret edip, cem’iyyet için feyz dilemelidir. Meşâyıh-ı kirâmın rûhlarına fâtiha ve salevât sevâbı göndererek, onları Allahü teâlâya kavuşmak için vesîle yapmalıdır. Zâhir ve bâtın se’âdetlerine ancak onların güzel ahlâkına sarılmak ile kavuşulur. Başlangıcda olan sâliklerin, kalbleri tasfiye bulmadan, temizlenmeden önce, Evliyânın kabrlerinden feyz almaları güçdür. Bunun için Behâeddîn-i Buhârî “kaddesallahü sirrehül’azîz”, (İslâmın güzel ahlâkına mâlik bir kimse ile olmak, Evliyânın kabrleri ile olmakdan dahâ iyidir) buyurdu. İkinci kısmda, dörtyüzkırküçüncü sahîfedeki yazı böylece açıklanmış oluyor. Fârisî (Kelimât-i tayyıbât) denilen kitâbda 87 mektûbu ve melfûzâtı vardır. 38, 113, 366, 410, 412, 459, 462, 466, 696, 721, 769, 903, 969, 1016, 1018, 1051, 1066, 1168, 1171, 1176.

585 MEHDÎ: Hazret-i Mehdî, âhır zemânda dünyâya gelecekdir. Adı, Muhammed, babasının adı Abdüllahdır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimizin soyundan olacakdır. Îsâ aleyhisselâmla buluşacak, mezhebleri kaldıracak, yalnız onun mezhebi kalacak, her yeri alacak, her yerde adâlet olacak, Eshâb-ı Kehf, uyanıp mağaradan çıkarak, Mehdînin askeri olacakdır. Ba’zı saf kimseler, büyük zan etdikleri kimselere Mehdî demekdedir. Mehdînin alâmetlerini Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz bildirmişdir. İbni Hacer-i Mekkînin (Alâmet-ül-Mehdî) kitâbında ve Süyûtînin (El-Bürhân) kitâbında bunlardan ikiyüze yakın alâmet yazılıdır. (El-fütûhât-ül-islâmiyye), ikinci cüz, ikiyüzdoksanyedinci sahîfesinde diyor ki, (Beklenilen Mehdî, hazret-i Fâtımanın soyundan olacakdır. Mekkede zuhûr edecekdir. O zemân, müslimânlar halîfesiz olacakdır. İstemediği hâlde, zor ile halîfe yapılacakdır. Zuhûr edeceği zemân ve yaşı ve ömrü kesin belli değildir.) Mehdî çıkacağı zemân yeryüzünde halîfe bulunmıyacağı ve Mehdîliklerini i’lân edenlerin Mehdî olmadıkları, buradan anlaşılmakdadır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, birinci cildin ikiyüzellibeşinci mektûbunda, Mehdînin Medînedeki sapık din adamlarını öldüreceğini yazmakdadır. 61, 62, 398, 485, 488, 919, 920, 1122.

586 MEKKÎ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ahmed Mekkî efendi, âlim, ârif, veliy-i kâmil olan seyyid Abdülhakîm efendinin büyük oğludur. Annesi, büyük velî, kerâmetler sâhibi seyyid Fehîm efendinin torunu Âişe hânımdır. Mekkî Üç-Işık, [1314] de tevellüd, 1387 [m. 1967] de vefât etdi. Medrese tahsîlini bitirdikden sonra, peder-i âlîlerinden ulûm-i zâhirenin inceliklerini alarak icâzetle şereflenmiş, yüksek teveccühlerine ve himmetlerine mazhar olarak, tesavvuf bilgilerinde de kemâle gelmişdir. Son derece edeb ve şaşılacak bir tevâzu’ ile, kendilerini agyârdan setr ederdi. Sâf kalbli, temiz rûhlu olan yüzlerce genci ilm ve fazîletle süsledi. Cenâb-ı Hak, bu feyz ve bereket kaynağından, İstanbul halkını, yıllarca fâidelendirdi. Edirnekapı kabristânında iken Ankarada Bağluma nakl edildi. 2, 376.

587 MELİKŞÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Celâlüddîn, Selçûkî pâdişâhlarından üçüncüsüdür. Alb Arslanın oğludur. [447] de tevellüd, [485] de Bağdâdda zehr verilerek vefât etdi. İsfehânda defn edildi. Babası şehîd olunca, vezîr Nizâm ül mülkün yardımı ile 465 [m. 1072] de sultân oldu. Mâverâünnehri, Şâmı, Mısrı, Anadolunun çoğunu aldı. Abbâsî halîfesini emrine aldı. Çok hayrât yapdı. [471] hicrî senesinde, güneş takvîmi yapdırdı. Buna (Takvîm-i Celâlî) denir. 441, 1095, 1156.

588 MENDELEYEF: Dimitri, Rus kimyâgeri olup, 1249 [m. 1834] da tevellüd, 1325 [m. 1907] de öldü. Elementlerin devrî [Periyodik] sistemini bulanlardandır. Petrollerin teşekkülü teorisi meşhûrdur. 549.

589 MERGINÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yüzyetmişdokuzuncu [179] sırada, Burhâneddîn-i Mergınânî ismine bakınız!

590 MER’Î “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mer’î bin Yûsüf Mukaddisî, Hanbelî fıkh âlimlerindendir. 1033 [m. 1623] de vefât etdi. Çok kitâb yazdı. (Tahkîk-ul burhân fî şan-id-duhân) ve (El-Kevâkib-üd-dürriyye fî menâkıb-il-imâm-ı İbni Teymiyye) kitâbları meşhûrdur. 633, 638.

591 MERKEZ EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muslih-ud-dîn Mûsâ efendi, Kütahyadan İstanbula gelip molla Hızır beğ oğlu Ahmed pâşadan okurken, Halvetî Sünbül Sinân yanında yetişdi. Önce Koğacı tekkesinde, sonra Eyyûbde Şâh sultân tekkesinde iken, Sultân Süleymânın Topkapı dışında, vâlidesi nâmına yapdırdığı tekkede yerleşdi. Sünbül efendi, 936 [m. 1529] da vefât edince, Koca Mustafâ pâşadaki yerine geçdi. [959] da vefât etdi. Türbesi karşısındaki mektebi Abdülbâkî pâşa yapdırdı. Tokat vâlîsi iken 1034 [m. 1625] senesinde vefât edince, İstanbula getirilip, mektebi yanına defn edilmişdir.

Merkez efendi vefât edince, yerine oğlu ve halîfesi seyyid Ahmed efendi, bundan sonra da, şeyh Ya’kûb efendi geçdi. Ya’kûb efendi, Sünbül Sinân efendinin halîfesidir. Bu da, [978] de vefât edince, oğlu Yûsüf Sinân efendi şeyh oldu ise de, altı sene sonra, Medîne-i münevverede Şeyh-ul-harem oldu ve [989] da vefât etdi. Bakî’dedir. Bunun yerine Hasen Necmüddîn efendi şeyh oldu. Alaca-hisârlıdır. Ya’kûb efendinin halîfesidir. Eğri seferinde bulundu. Sonra hacca ve Yemene gitdi. Orada, mevlid gecesi, 1019 [m. 1610] senesinde vefât etdi. Mevlid geceleri minârede kandil yakmak âdeti idi. Sultân birinci Ahmed hân beğenerek bütün câmi’lerde kandil yakılmasını fermân eyledi. 1167, 1174.

592 MERKYÂNUS: Bizans ya’nî şarkî Roma devleti kırallarındandır. Buna Marsiyanus da denir. Mîlâdî [391] senesinde tevellüd etdi. Asker iken, ilerliyerek senatör oldu. İkinci Teodosyus [m. 450] de ölünce yerine kız kardeşi Polherya kraliçe oldu, Merkyânus bununla evlendi. Bu kadın ölünce, kral oldu. Cesûr idi. Attilânın tehdîdlerine cevâb verip, geri çevirdi. Rumlar kendisi ile zevcesi için, Şubatın onyedisinde yortu yapıyorlar. [Bu ism, (Fâideli Bilgiler) kitâbındadır.]

593 MERVÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası, Hakem bin Ebil’âs bin Ümeyye bin Abd-i Şems bin Abd-i Menâfdır. Mekkenin fethinde îmân etdiler. Emevî halîfelerinin dördüncüsüdür. Hicretin ikinci yılında tevellüd etdi. 65 [m. 683] senesinde boğduruldu. Yerine, büyük oğlu Abdülmelik geçdi. Hazret-i Osmân bin Affânın amcası oğlu ve dâmâdı ve baş kâtibi idi. Çocuk iken, babası Tâife sürülüp, oraya götürüldü. Sohbetden mahrûm kaldı. Hazret-i Osmân halîfe olunca, babasını afv etdi. Babası ile Medîneye geldi. Halîfeye kâtib oldu. Deve harbinde, hazret-i Talhayı kazârâ şehîd etdi. Hazret-i Mu’âviye zemânında Medîne vâlîsi olup, [48] de azl edildi. [64] de İkinci Mu’âviye halîfelikden çekilince, Abdüllah bin Zübeyr ile harb ederek, halîfe oldu. Zâlim idi. Kardeşi Abdürrahmân bin Hakem ve ikinci oğlu Abdül’azîz bin Mervân âdil ve sâlih idiler. 1159, 1196.

594 MERVÂN BİN MUHAMMED: Mervân bin Hakemin torunudur. Emevî devletinin ondördüncü ve son halîfesi idi. [72] senesinde tevellüd, [127] de halîfe oldu. 132 [m. 750] senesinde, Abbâsîler tarafından Mısrda yakalanıp öldürüldü. 441, 1191.

595 MERYEM: Îsâ aleyhisselâmın annesidir. Dâvüd “aleyhisselâm” soyundan olan İmrân ile Hunnenin kızı idi. Annesi ölünce, Kudüsde Beyt-ül-mukaddesin imâmı Zekeriyyâ aleyhisselâmın zevcesi olan teyzesi Îsâ’nın yanında büyüdü. Onbeş yaşında iken, amcasının oğlu Yûsüf-i Neccârla nişânlandı ise de, ona varmadan önce Allahü teâlâ, buna babasız olarak Îsâ aleyhisselâmı verdi. Îsâ “aleyhisselâm” (Beyt-ül-lahm)da tevellüd etdi. Rum kayserinin Şâmda bulunan vâlîsi, zinâ etdiğini zan ederek, ikisini de öldürmek istedi. Yûsüf-i Neccâr, bunları Mısra götürdü. Oniki sene orada kaldılar. Sonra, Kudüse gelip (Nâsıra) kasabasında yerleşdiler. Îsâ “aleyhisselâm” göke çıkarıldıkdan altı sene sonra, elliüç yaşında vefât etdi. Kudüsdedir. Yehûdîler, bunu kötüliyor. Hıristiyanlar da, Allahın anası, bir kısmı da Allahın zevcesi diyor. 334, 448, 507, 875, 1110, 1122, 1155, 1190, 1194.

596 MESLEME “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdülmelik bin Mervânın oğludur. 122 [m. 740] de Şâmda vefât etdi. Seyyid gâzî ile Muhammed Battâl gâzî de bu senede vefât etdiler. Başkumandan olarak çok cihâd yapdı. [86] senesinde Erzurumu ve Trabzonu feth etdi. Emevî halîfelerinin altıncısı, kardeşi Velîd bin Abdülmelikin emri ile, hicretin doksanaltıncı [96] senesinde büyük bir ordu ile Ankara, Eskişehr ve Amûriyyede kanlı savaşlar yapıp, Çanakkal’adan Gelibolu ve Edirneye, sonra İstanbula geldi. Kardeşi Süleymân da denizden gemilerle geldi. Bizans imperatörünü korkutdu. Galatayı elegeçirdi. İmperatör ile yapdığı sözleşme ile Ayasofyada nemâz kıldı. Halic kenârında (Arab câmi’i)ni yapdı. İstanbulda yedi sene kalıp geri döndü. Hastalık ve sıkıntı yüzünden, Câmi’in bulunduğu yere (Kahr köyü) adını verdi. Şimdi Kara-köy deniliyor. Muhyiddîn-i Arabî hazretleri (Musâmere) kitâbında Meslemenin İstanbul seferini uzun anlatmakdadır. Mesleme çekilince, Rumlar verdikleri sözü bozup câmi’i kilise yapdılar. Dördüncü Murâd hân zemânına kadar kilise olarak kalıp, 1046 [m. 1637] da eski yeri keşf olunarak mescide çevrildiği [1288] de İstanbulda basılmış olan (Fezleke-i târîh-i Osmânî)nin yüzaltmışaltıncı [166] sahîfesinde yazılıdır. Birinci Mahmûd hânın vâlidesi Sâliha sultân, câmi’i [1147] de yeniledi. Binikiyüzyirmiiki yangınında yanıp yeniden ta’mîr edildi.

Karaköydeki Yeraltı câmi’inin adı (Kurşunlu Mahzen) câmi’idir. Mesleme tarafından yapılmış bir mescid iken sonra depo olarak kullanılmışdır. Sadr-ı a’zam Mustafâ pâşa 1166 [m. 1749] senesinde mahzeni temizletmiş, içinde birkaç kabr olduğu görülmüşdür. Bin seneden fazla kapısı kapanarak kilidine kurşun akıtılmış, terk edilmiş idi. Birinci Sultân Mahmûd hân tarafından câmi’ hâline getirilmiş, sonradan minâre de yapılmışdır. Sultân Mahmûd hân ilk Cum’a nemâzında bulunmuşdur. Mustafâ pâşaya samur kürk hediyye etmişdir. Câmi’de üç kabr vardır. Şehîd Alî pâşa önceden [1128] de câmi’ üstüne bir binâ yapmışdı. Bu binâ, 1237 [m. 1821] de yenilenmişdir. 1080.

597 MES’ÛD KANÂVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Mes’ûd bin Hasen Kanâvî, Mısrda şâfi’î âlimlerindendir. 1205 [m. 1790] hicrî senesinde yazdığı (Feth-ur-rahîm) kitâbında İbnül-Verdînin (Lâmiyye) kasîdesini şerh etmekdedir. Bu kitâbı Mısrda [1281] ve 1315 [m. 1897] senesinde basılmışdır. Burada, tütünün harâm olmadığını yazmakdadır. 632.

598 MEVDÛDÎ: Hicretin [1321]. ci senesinde Hindistânda tevellüd ve 1399 [m. 1979] da Amerikada vefât etdi. İbni Teymiyyenin fikrlerine saplanmışdır. Siyâsî düşüncelerini islâmiyyet olarak tanıtarak [Cemâ’at-ül İslâmiyye] dediği bir islâm fırkası meydâna getirdi. Mevdûd-i Çeştî hazretlerinin soyundandır. Mevdûd-i Çeştî, 527 [m. 1133] de vefât etdi. İstanbul yüksek islâm enstitüsü eski müdîri ve öğretim üyesi Ahmed Dâvüdoğlu (Din tahrîbcileri) kitâbında, (Mevdûdî bir felesofdur, şaşırabilir) diyor. Hindistânda molla İlyâsın kurmuş olduğu (Teblîgul-cemâ’at)cılar da Mevdûdî gibidirler. Her ikisinin sapık fikrlerine (El-üstâd-ül Mevdûdî) ve (Fâideli Bilgiler) kitâblarında cevâb verilmişdir. 310, 399, 410, 462, 499, 842, 1176.

599 MEYMÛNE “radıyallahü teâlâ anhâ”: Resûlullahın zevcelerindendir. İsmi Birre iken Resûlullah Meymûne yapdı. Hayberin fethinden sonra Mekkeye ömre için gidildikde Meymûnenin zevci vefât etmişdi. Resûlullahın nikâhı ile şereflendi. 53 [m. 673] senesinde Mekkede hastalandı. (Beni Mekkeden çıkarınız! Çünki, Resûlullah benim Mekkenin dışında vefât edeceğimi haber verdi) dedi. Çıkardılar, Resûlullaha nikâhı yapılmış olduğu yerde vefât etdi. 1098.

600 — MİDHAT PÂŞA: İngiliz masonudur. Taîfde sürgünde iken, ingilizler tarafından boğduruldu. 51. (Eshâb-ı Kirâm) sahîfe: 370

601 MİHAEL KİROLARIUS: Ortodoks kilisesinin kurucusudur. İstanbul patrîki iken, hicretin [446]. cı ve mîlâdın [1054]. cü senesinde Romadaki papadan ayrıldı. Şark kiliselerine ortodoks denildi. Mihael-i Süryânî başkadır. 490.

602 MİHR-İ MÂH SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Kânûnî sultân Süleymân hânın kızıdır. Zevci Rüstem pâşa, Eminönü ile Unkapanı arasındaki meşhûr câmi’i yapmışdır. Mihr-i Mâh sultân da, Edirnekapı yanında büyük câmi’i ve [954] senesinde Üsküdâr iskelesindeki Eski vâlide câmi’ini yapdırmışdır. 964 [m. 1556] senesinde vefât etmişdir. Süleymâniyyede babasının türbesindedir. Rüstem pâşanın kardeşi kapdân-ı deryâ Sinân pâşa, Beşiktaş iskelesi yanında meşhûr câmi’i yapdırdı. 961 [m. 1553] senesinde vefât edip, Üsküdârda Mihr-i Mâh sultân câmi’i mihrâbı önüne defn edildi. Câmi’i Rüstem pâşa 963 de temâmladı. Rüstem pâşa 968 [m. 1560] de vefât etdi. Şâhzâde câmi’i bağçesindeki türbesindedir. [953] de kapdân-ı deryâ olan Barbaros Hayreddîn pâşa, Akdenize gideceği vakt, gemileri bağlamak için, sâhile beş taş direk yapdırmışdı. Buraya zemânla Beşiktaş denildi.

603 MİHR-İ ŞÂH SULTÂN “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”: Üçüncü Selîm hânın vâlidesidir. Halıcıoğlu kışlası ile yeni köprü arasındaki câmi’i yapdırmışdır. Eyyûb câmi’i ile Bostan iskelesi arasında 1210 [m. 1796] da yapdırdığı türbesindedir. Kızı Hadîce sultân da yanındadır. 1145, 1184.

604 MİLTON: İngilterenin büyük şâ’irlerindendir. [m. 1608] de Londrada doğdu. 1085 [m. 1674] da öldü. Meşhûr Kromwell bunu genel sekreter yapınca şöhreti artdı. Onun ölümünden sonra bir kenâra çekildi. İki gözü kör oldu. Çok kıymet verilen (Gâib olmuş se’âdet) şi’rini zevcesine ve iki kızına yazdırdı. Târîh, lügat ve mantık üzerine eserleri vardır. Kur’ân-ı kerîmi incelemiş ve çok övmüşdür. 535, 1084.

605 MÎRÂN ŞÂH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tîmûr hânın üçüncü oğludur. [769] da tevellüd, 810 [m. 1407] da Âzerbaycânda Karakoyunlu Yûsüfle harb ederken şehîd oldu. Tîmûrden sonra üç sene saltanat sürdü. Delhîdeki Gürgâniyye sultânları bunun soyundandır. 500, 1079, 1095, 1099, 1183.

606 MOLLA CÂMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Abdürrahmân bin Nizâmeddîn Ahmed Nûreddîn-i Câmî, şeyh-ul-islâm idi. Âlim,  veliy-yi kâmil idi. 817 [m. 1414] de, Îrânda Câm kasabasında tevellüd, 898 [m. 1492] Muharreminin onsekizinci günü, Cum’a ezânı okunurken, Hirâtda vefât etdi. İmâm-ı Muhammed Şeybânî hazretlerinin soyundandır. Beş yaşında iken Muhammed Pârisâ hazretlerinin huzûruna götürülüp teveccühüne mazhar oldu. Ubeydüllah hazretlerine yazdığı mektûblardan ikisi (Reşehât)da mevcûddur. Mevlânâ Sa’düddîn-i Kaşgarîden feyz alarak kemâle geldi ve irşâda me’zûn oldu. Sa’düddîn hazretleri, Nizâmeddîn-i Hâmûşün halîfesi olup, sekizyüzaltmış senesinde Hirâtda vefât etmişdir. Nizâmüddîn-i Hâmûş hazretleri, Alâ’üddîn-i Attâr hazretlerinin halîfelerinin en üstünü idi. Molla Câmî hazretleri çok kitâb yazdı. (Şevâhid-ün-nübüvve) kitâbı Hakîkat kitâbevi tarafından basdırılmışdır. Mahmûd bin Osmân Lâmi’î ve Ehî-zâde Abdülhalîm tarafından, farscadan türkceye terceme edilmiş ve Hakîkat Kitâbevi tarafından basdırılmışdır. Kerâmetleri görüldü. Fâtih sultân Muhammed, kendisini İstanbula da’vet etdi. Konyaya kadar geldi. Fâtihin vefâtını haber alarak geri döndü.  387, 732, 739, 947, 962, 1085, 1163, 1185.

607 MOLLA HÜSREV “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed efendi, Osmânlıların üçüncü şeyh-ul-islâmı idi. Hanefî fıkh âlimidir. Babası dönme idi. Bir düğünde, Fâtih sultân Muhammed, molla Gürânîyi sağ yanına, molla Husrevi sol yanına aldı. [865] de şeyh-ul-islâm oldu. Yirmi sene, bu vazîfeyi çok iyi yaparken 885 [m. 1480] de vefât etdi. Nemâzı Fâtih câmi’inde kılınıp, Bursaya götürülüp, Emîr Sultânın doğusunda defn edildi. (Dürer ve gurer) fıkh kitâbı, çok kıymetlidir. [1319] da İstanbulda, Şernblâlî şerhı basılmışdır. Vefâda Ekmekci medresesi yanında mescidi vardır. 138, 285, 393, 586, 620.

608 MOLLA KUDSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindli Abbâs kulu molla Kudsî, arabî (Esrâr-ı melekût) astronomi kitâbının sâhibidir. 1262 [m. 1846] senesinde Mekke-i mükerremede vefât etdi. Bu kitâbı Elbüstânlı Hayâtî zâde Halîl Şeref efendi türkceye terceme ederek (Efkâr-ül-ceberût) adını vermişdir. Şeref efendi [1211] de Elbüstânda tevellüd, 1267 [m. 1851] de orada vefât etmişdir. 538.

609 MOLYER: Moliére, Fransız komedi yazarıdır. 1031 [m. 1622] de Pârisde tevellüd, 1083 [m. 1673] de vefât etdi. Tiyatroculuk yapdı. Yazdığı komedileri oynardı. 46.

610 MOSELEY: Henri Mosli, ingiliz fizikcisidir. 1304 [m. 1887] de tevellüd, 1334 [m. 1916] de vefât etdi. [m. 1913] de Mosli kanûnunu buldu. Buna göre, bir elementin hâsıl etdiği Röntgen şuâ’larının frekanslarının kare kökleri, bu elementin periyodik sistemdeki sıra numarası [atom numarası] ile orantılıdır. Mosli, böylece, elementlerin atomlarındaki proton sayısını hesâblamış oldu. Mosli [m. 1916] da İngiliz subayı olarak Çanakkalede Türklere karşı harb etdi. 549, 550.

611 MOZART: Avusturyalı bestekârdır. 1169 [m. 1756] da tevellüd, 1205 [m. 1791] de vefât etdi. Kilise müziğine hizmet etdi. Figaronun evlenmesi meşhûrdur. 46.

612 MU’ÂVİYE “radıyallahü anh”: Babası Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyyedir. Annesi Hind bint-i Utbe bin Rebî’a bin Abd-i Şemsdir. Hicretden ondokuz sene önce tevellüd, 60 [m. 680] senesinde, Receb ayında vefât etdi. Mekkenin feth edildiği gün, babası ile berâber, Resûlullahın önünde müslimân oldu. Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vahy kâtibi ve kayınbirâderi idi. Hazret-i Ömer zemânında dört yıl, Osmân zemânında oniki yıl, Alî zemânında beş yıl, imâm-ı Hasen zemânında altı ay olarak Şâmda yirmibirbuçuk sene vâlî oldu. [41]. ci senede, Şevvâl ayında Kûfede halîfe seçildi. Ondokuz sene, dört ay halîfelik yapdı. Bir islâm devletinin reîsine (Halîfe) denir. İslâmiyyetde ilk seçilen halîfe, Ebû Bekrdir. Bundan sonra Ömer, sonra Osmân, sonra Alî, sonra Hasen, sonra Mu’âviye seçildiler. Emevî ve Abbâsî halîfelerinin ismleri, (Fâideli Bilgiler) kitâbında yazılıdır. Aklı, zekâsı, fesâhatı, sabrı, yumuşaklığı, ikrâmı, cömertliği fevkâlâde çok idi. Müslimânların başına geçeceği, hadîs-i şerîfde bildirilmişdi. Kendisinden çok hadîs-i şerîf alınmış, kitâblara yazılmışdır. Bu da, büyüklüğünü ve kendisine güvenildiğini göstermekdedir. Şâmdaki Emevî devletinin kurucusudur. Şâmda medfûndur. Hicretin 42 senesinde Sicistânı, 43 de Sudanı, 44 de Efganistânı ve Kâbil şehrini ve Hindistânın şimâl kısmını, 45 de Tunusda Efrîkıyye şehrini aldı. 48 de gemilerle kendisi Kıbrısa giderek Bizans devletinden feth etdi. [Ada 586 [m. 1191] de İngilizlerin ve 878 [m. 1473] de Venediklilerin eline geçdi. 978 [m. 1570] de İkinci Selîm hân tarafından feth edildi. 1295 [m. 1878] Ayastefanos muâhedesi ile Balkan yarım adası ve Anadolunun mühim kısmları Ruslara verilince, ikinci Abdülhamîd hân, devletin idâresini eline alıp, ingilizleri Kıbrısın idâresine ortak ederek, Berlin muâhedesini hâzırladı. Bütün toprakları kurtardı. Balkan harbinin fecî’ bozgunundan sonra, 1331 [m. 1913] de Londra muâhedesinde, İttihâdcılar, bütün Rumeliyi ve Kıbrısı, Edirneyi düşmanlara terk etdi.] Hazret-i Mu’âviye, 50 de Îrânda büyük Kuhistan şehrini aldı. Yine 50 [m. 670] senesinde, Bizans imperatoru dördüncü Kostantin zemânında, oğlu Yezîdi büyük bir ordu ile İstanbula cihâd etmeğe gönderdi. Her sene büyük vergi almak şartı ile sulh yapıldı. 54 de Ubeydullah bin Ziyâdı Horâsândaki orduya kumandan yapıp, Ceyhûn nehrini develerle geçerek, Buhârâyı aldı. Kudüs-i şerîfi hazret-i Ömer feth etmişdi. Sonra, kâfirler geri almışlardı. Hazret-i Mu’âviye tekrâr feth etdi. Yemen, Mısr, Kayruvan, Irâk, Azerbaycan, Anadolu, Horâsân ve Mâverâ-ün-nehr şehrlerine hâkim oldu. Bütün millete kendini sevdirdi. Büyük saltanata nâil oldu. Resûlullahın sohbetinin ve hayrlı düâlarının bereketi ile islâmiyyetden hiç ayrılmadı. 114, 204, 469, 472, 489, 502, 509, 510, 511, 512, 513, 514, 621, 785, 790, 801, 1088, 1091, 1096, 1107, 1110, 1135, 1185, 1191.

613 MU’ÂZ BİN CEBEL “radıyallahü anh”: Eshâb-ı kirâmın büyüklerindendir. İkinci Akabede îmân eden yetmiş Ensârdandır. Bütün gazâlarda bulundu. Onsekiz yaşında îmân etdi. 18 [m. 639] senesinde tâ’ûndan vefât etdi. Resûlullahın Yemende vâlîsi idi.  474, 644, 651, 848, 873, 1017.

614 MÜCÂHİD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası, Cebr-i Mahzûmîdir. Tâbi’înin ve tefsîr imâmlarının büyüklerindendir. [24] senesinde tevellüd, 104 [m. 723] senesinde Mekkede, nemâzda secdede vefât etdi. Abdüllah ibni Abbâsın talebesi idi. Tefsîri vardır. 99, 391, 644.

615 MUDAR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın onsekizinci babasıdır. Nizârın oğludur. Mudarın sesi çok güzel idi. Deve yanında okuyup onu harekete getirmek Mudardan kalmışdır. İbrâhîm aleyhisselâmın islâm dîninde idi. 390.

616 MÜDRİKE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın onaltıncı babasıdır. İsmi Amr idi. Tavşan arkasından koşup yakaladığı için, babası buna Müdrike demişdi. Dedelerinin şereflerini kendinde topladığı için de Müdrike denilmişdir. 390.

617 MUHAMMED “aleyhisselâm”: Allahü teâlânın Resûlüdür. Habîbidir. Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur. Babası Abdüllahdır. Mîlâdın beşyüzyetmişbir [571] senesi nisan ayının yirmisine rastlayan, Rebî’ul-evvel ayının onikinci pazartesi gecesi, sabâha karşı, Mekkede tevellüd etdi. Babası, dahâ önce ölmüş idi. Altı yaşında iken annesi, sekiz yaşında iken dedesi öldü. Sonra, amcası Ebû Tâlibin yanında büyüdü. Yirmibeş yaşında iken, Hadîce-tül-kübrâ ile evlendi. Bundan dört kızı, iki oğlu oldu. İlk oğlunun adı Kâsım idi. Bundan dolayı, kendisine (Ebül-Kâsım) da denir. Kırk yaşında iken, bütün insanlara ve cinne Peygamber olduğu bildirildi. Üç sene sonra, herkesi îmâna çağırmağa başladı. Elliiki yaşında iken, bir gece Mekkeden Kudüse ve oradan göklere götürülüp getirildi. Bu yolculuğuna (Mi’râc) denir. Mi’râcda, Cennetleri, Cehennemleri ve Allahü teâlâyı gördü. Beş vakt nemâz, bu gece farz oldu. Târîhcilere göre mîlâdın 622 senesinde, Allahü teâlânın emri ile, Mekkeden Medîneye gitdi. Bu yolculuğuna (Hicret) denir. Medîne şehrinin Kubâ köyüne geldiği, Rebî’ul-evvel ayının sekizinci pazartesi gününe tesâdüf eden efrencî Eylül ayının yirminci günü müslimânların (Hicrî şemsî) târîh başlangıcı oldu. Müslimânların (Hicrî kamerî) seneleri de, o senenin Muharrem ayından başlar ve gökdeki ayın, dünyâ etrafında oniki def’a dönmesi bir kamerî sene olur. Hicrî 11 [m. 632] senesinde, Rebî’ul-evvel ayının onikinci pazartesi günü, öğleden evvel vefât etdi. Salıyı çarşambaya bağlıyan gece [Çarşamba gecesi] yarısı, vefât etmiş olduğu odaya defn edildi. Vefâtında, kamerî 63, şemsî seneye göre 61 yaşında idi.

Muhammed “aleyhisselâm” beyâz idi. Bütün insanların en güzeli idi. Güzelliğini, herkese belli etmezdi. Onun güzelliğini bir kerre gören, hattâ rü’yâda gören kimsenin ömrü, lezzet ve neş’e ile geçmekdedir. O, her zemânda, dünyânın her yerinde olan ve gelecek olan her insandan, her bakımdan üstündür. Aklı, fikri, güzel huyları, bütün organlarının kuvveti her insandan ziyâde idi.

Çocuk iken iki kerre, ticâret edenlerle Şâm tarafına gitdi ve Busrâ denilen yerden geri döndüler. Başka hiçbir zemân, hiçbir yere gitmedi. Ümmî idi. Ya’nî hiç mektebe gitmedi. Kimseden ders almadı. Fekat, herşeyi biliyordu. Ya’nî herneyi düşünse, herneyi bilmek istese, Allahü teâlâ Ona bildiriyordu. Cebrâîl “aleyhisselâm” adındaki melek gelip, Ona her istediğini söylüyordu. Mubârek kalbi, güneş gibi, nûr saçıyordu. Onun saçdığı ilm, ma’rifet nûrları, radyo dalgaları gibi, yerlere, göklere, heryere saçılıyordu. Şimdi, kabrinden de yaymakdadır. Yayma kuvveti, her ân artmakdadır. Elektro-manyetik dalgaları almak için, radyo alıcısı lâzım olduğu gibi, Onun nûrlarını almak için de, Ona inanan ve seven ve gösterdiği yolda giderek temizlenen kalb lâzımdır. Böyle kalbi olan insan, bu nûrları alır ve bu da, etrâfa neşr eder, yayar. Böyle büyük insanlara (Velî) denir. Bu Velîyi tanıyan, inanan ve seven kimse, bunun karşısında edeble oturur veyâ uzakda, onu edeb ile, sevgi ile düşünürse, bu kimsenin de kalbi, nûr, feyz almağa, temizlenmeğe, olgunlaşmağa başlar. Allahü teâlâ, bedenimizi, maddemizi, yetişdirmek için güneş enerjisini sebeb kıldığı gibi, rûhlarımızı, kalblerimizi olgunlaşdırmak, insanlıkda yükseltmek için de, Muhammed aleyhisselâmın kalbini, oradan fışkıran nûrları sebeb kılmışdır. İnsanı besliyen, yapısını ve enerjisini sağlıyan bütün besi maddeleri, güneş enerjisi, özümleme ile hâsıl oldukları gibi, kalbe, rûha gıdâ olan, Evliyânın sohbetleri, sözleri ve yazıları da, hep Resûlullahın mubârek kalbinden fışkıran nûrlarla hâsıl olmuşdur.

Allahü teâlâ, Cebrâîl “aleyhisselâm” adındaki bir melek ile, Muhammed aleyhisselâma (Kur’ân-ı kerîm)i gönderdi. İnsanlara dünyâda ve âhıretde lüzûmlu, fâideli olan şeyleri emr etdi. Zararlı olanları yasak etdi. Bu emrlerin ve yasakların hepsine (İslâm dîni) veyâ (İslâmiyyet) denir.

Muhammed aleyhisselâmın her sözü doğrudur, kıymetlidir, fâidelidir. Böyle olduğuna inanan kimseye (Mü’min) ve (Müslimân) denir. Muhammed aleyhisselâmın sözlerinden birine inanmıyan, beğenmiyen kimseye kâfir denir. Allahü teâlâ, mü’min olanı sever. Bunu Cehennemde sonsuz olarak bırakmaz. Yâ Cehenneme hiç sokmaz, yâhud, kabâhati için, soksa da, sonra Cehennemden çıkarır. Kâfir olan kimse, Cennete giremez. Doğru Cehenneme girer ve oradan hiç çıkmaz. Ona inanmak, Onu sevmek, bütün se’âdetlerin, râhatlıkların, iyiliklerin başıdır. Onun Peygamber olduğuna inanmamak ise, bütün felâketlerin, sıkıntıların, kötülüklerin başıdır. Aklı, zekâsı, güzel ahlâkı ve deryâ gibi olan her nev’ ilmi ve mu’cizeleri, islâmiyyetin hak din olduğunu gösteren vesîkalardır. 4, 17, 18, 21, 22, 23, 32, 33, 34, 36, 40, 41, 43, 44, 45, 48, 49, 51, 52, 53, 56, 57, 59, 65, 68, 70, 94, 98, 103, 104, 106, 109, 166, 209, 229, 263, 267, 274, 285, 311, 313, 327, 329, 332, 337, 352, 353, 354, 355, 356, 358, 364, 367, 368, 369, 370, 372, 373, 374, 378, 384, 385, 386, 387, 388, 390, 393, 404, 406, 408, 411, 435, 449, 450, 457, 475, 479, 480, 485, 486, 488, 489, 492, 495, 501, 509, 510, 525, 528, 529, 535, 564, 575, 598, 625, 698, 717, 737, 738, 761, 770, 771, 908, 952, 960, 961, 969, 995, 1017, 1043, 1057, 1070, 1075.

618 MUHAMMED ÂKİF “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı şâ’irlerindendir. 1290 [m. 1873] da tevellüd, 1354 [m. 1936] de İstanbulda vefât etdi. Edirnekapı kabristânındadır. Fâtih rüşdiyesinden sonra, mülkiye i’dâdîsini bitirdi. Baytar mektebini okuyup, veteriner oldu. Dînî, millî şi’rleri çok heyecânlıdır. Her müslimân türkün kalbine yerleşmiş olup ve her evde saygı ve sevgi ile okunan türk istiklâl marşının yazarıdır. (Safahât) kitâbı heyecânlı şi’rlerle dolu ise de, seksenaltıncı sahîfesinde (İstibdâd) adındaki yazısında ve dörtyüzbeşinci sahîfesinde, müslimânların halîfesi ve islâmiyyetin bekçisi olan sultân ikinci Abdülhamîd hânın şânını ve kıymetini zedeleyen çok çirkin ve bayağı iftirâları ve Mısr müftîsi sicilli mason, Muhammed Abduhu öven ve bir çalgıcıyı, çalgısının seslerini nidâ-yı ilâhîye benzeterek öven şi’rleri kendisini lekelemekde, îmânlı kalblerde nefret hâsıl etmekdedir. İstanbuldaki yüksek islâm enstitüsü eski müdîrlerinden ve öğretim üyelerinden Ahmed Dâvüdoğlu, 1394 [m. 1974] senesinde İstanbulda basılan (Dîni ta’mîr da’vâsında din tahrîbcileri) kitâbında, Muhammed Âkifin de sâir reformcular gibi, ilhâmı doğrudan doğruya Kur’ân-ı kerîmden almak istediğini bildirmekdedir. 44, 1160, 1170.

619 MUHAMMED AKKERMÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Doksandördüncü [94] sırada, Akkermânî ismine bakınız!

620 MUHAMMED ALÎ PÂŞA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: 1183 [m. 1769] de Kavalada tevellüd, 1266 [m. 1849] da Mısrda vefât etdi. [1215] de Mısr vâlîsi oldu. Dînine bağlı iyi adam idi. Bundan sonra, Mısr bozuldu. 461, 1119, 1184.

621 MUHAMMED ARABÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Tebbânî Magribî, (İfâde-tül-ahyâr) kitâbının yazarıdır. Bu kitâbı iki cilddir. Mekkede basılmışdır. Burada, Abduhun Ehl-i sünnete karşı yapdığı haksız hücûmları açıklamakda, herbirine cevâb vermekdedir. 461.

622 MUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. Râmîten ile Buhârâ arasında Semmâs köyünde tevellüd, 755 [m. 1354] de orada vefât etdi. Alî Râmitenînin halîfesidir. Çok kerâmetleri görüldü. 969, 1098.

623 MUHAMMED BÂKÎ-BİLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası kâdî Abdüsselâm Semerkandîdir. Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Rûh ilmlerinin mütehassısı idi. İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkînin “kuddise sirruhümâ” üstâdıdır. 971 [m. 1563] senesinde Kâbil şehrinde tevellüd etdi. Kâbilden Semerkanda gidip, zâhir ilmlerinde yüksek dereceye yetişdikden sonra, hâce İmkenegî hazretlerinin sohbet ve teveccühleri ile de şereflenerek vilâyetin yüksek mertebelerine kavuşdu. Şâh-ı Nakşîbend ve Ubeydullah-i Ahrâr hazretlerinin rûhâniyyetlerinden de feyz alarak (Üveysî) oldu. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin eshâbından mevlânâ Bedreddîn-i Serhendî (Hadarât-ül-kuds) adındaki fârisî kitâbında, hayâtını ve kerâmetlerini uzun yazmakdadır. Bu kitâb, fârisî olup, Bâyezîd kütübhânesi (Veliyyeddîn) kısmında [1788] sayıda mevcûddür. Muhammed Bâkî-billah, Delhîde 1012 [m. 1603] senesinde vefât etdi. Kutabrol denilen yerdeki mescidinin yanında ziyâret edilmekdedir. Türbesinin şarkında vâlidesi ile oğlu Ubeydüllah, garbında Abdüllah medfûndur. 1387 [m. 1967] de Lâhorda basılan (Külliyât-i Bâkî-billah) kitâbında, hayâtı ve mektûbları yazılıdır. (Hadarât-ül-kuds) kitâbı da, 1391 de Lâhorda basılmışdır. 312 sahîfedir. 696, 750, 775, 935, 940, 953, 954, 959, 962, 966, 969, 1061, 1111.

624 MUHAMMED BÂKIR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Oniki imâmın beşincisidir. Zeynel’âbidîn Alî bin imâm-ı Hüseynin oğlu, imâm-ı Ca’fer-i Sâdıkın babasıdır. [57] senesinde Medînede tevellüd, 113 [m. 732] senesinde vefât etdi. Medînede, Bakî’de, babasının yanındadır. 61, 442, 1084, 1197.

625 MUHAMMED BÂKIR-I LÂHORÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Şerefeddîndir. Muhammed Ma’sûm Fârûkînin halîfelerindendir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin (Mektûbât)ını 1080 [m. 1669] senesinde fârisî olarak hulâsa etmiş, (Kenz-ül-hidâyât) adını vermişdir. Ayrıca fârisî (Ürve-tül-vüskâ) kitâbını yazmışdır. Vefâtı 1080.

626 MUHAMMED BEDEVÂNÎ: Seyyid Nûr ismine bakınız!

627 MUHAMMED BEHÂEDDÎN-İ BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Yüzellisekizinci [158] sayıda Behâeddîn-i Buhârî ismine bakınız!

628 MUHAMMED BİN ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Veliyyüddîn hatîb-i Tebrîzî, şâfi’î hadîs âlimlerindendir. 749 [m. 1348] senesinde vefât etdi. İmâm-ı Begavînin (Mesâbîh) kitâbına ek ve açıklamalar yaparak (Mişkât-ül-Mesâbîh) adını verdiği kitâbı meşhûrdur. 458.

629 MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHÂB: 1111 [m. 1699] senesinde, Necdde, Hureymile kasabasında tevellüd, 1206 [m. 1791] da vefât etdi. Genç yaşında iken, 1125 de Basrada, Hempher isminde bir ingiliz câsûsunun tuzağına düşdü. Ehl-i sünnet i’tikâdından ve islâmın güzel ahlâkından ayrıldı. İngilizlerin (İslâmiyyeti yok etmek) çalışmalarına âlet oldu. Hempherin yazdırdığı bozuk şeyleri, h. 1150 de (Vehhâbîlik) ismi ile neşr eyledi. (İngiliz câsûsunun i’tirâfları) kitâbımızda, vehhâbîliğin kurulması uzun yazılıdır. 447, 449, 454, 459, 468, 472, 1172, 1176.

630 MUHAMMED BİN ABDÜRRESÛL: Berzencî âlimlerindendir. Seyyiddir. [1040] da Zûr şehrinde tevellüd, 1103 [m. 1692] de Medînede vefât etmişdir. Şî’îleri red eden mirzâ Mahdûmun (Nevâkıd) kitâbını ihtisâr etmişdir. Çok bilgili olduğu hâlde, tesavvufdan nasîbi olmamışdır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerine karşı edeb dışı hücûmlarda bulunmuşdur. (Makâmât-i Mazherî)de diyor ki, (İmâm-ı Rabbânînin “rahmetullahi aleyh” torunlarından Muhammed Ferruh Şâh bin Muhammed Sa’îd, çok âlim idi. Hacca gitdi. Muhammed Berzencî bunu mahcûb etmek için, Medîneden Mekkeye gitmek istedi. Ağır hastalandı. Muhammed Ferruh, Medîneyi de ziyâret edip gemi ile Hindistâna döndü. Berzencî iyi oldu. Kayıkla gemiye yetişmek istedi. Yolda boğuldu.) Hind sultânlarının dokuzuncusu Ferrûh Sîr Şâh 1122 [m. 1710] de vefât etdi. Muhammed Ma’sûmun oğlu Muhammed Sıddîkın mürîdi idi. [(Umdetül-makâmât) sahîfe 395.]

631 MUHAMMED BİN AHMED EBŞÎHÎ: Behâeddîn Muhammed, [790] senesinde tevellüd, 850 [m. 1446] de Mısrda vefât etdi. (Mustatraf) kitâbı, Rat tarafından fransızcaya terceme edilmiş, [m. 1902] de Pârisde basılmışdır. 418.

632 MUHAMMED BİN AHMED SEMERKANDÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Alâüddîn-i Semerkandî 540 [m. 1145] da vefât etdi. 524. cü isme bakınız!

633 MUHAMMED BİN AHMED ZÂHİD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda 632 [m. 1234] de vefât etdi. Hanefî fıkh âlimlerindendir. (Tergîb-üs-salât) kitâbı meşhûrdur. Nûr-i Osmâniyye kütübhânesinde vardır. 283.

634 MUHAMMED BİN EBÛ BEKR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Onuncu [10] senede, Vedâ’ haccına giderken tevellüd etdi. 38 [m. 659]. ci senede işkence ile öldürüldü. Sahâbî değildir. Tâbi’îndendir. Hazret-i Osmânı şehîd edenler arasında idi. Deve ve Sıffîn harblerinde hazret-i Alî ile birlikde idi. Hazret-i Alî tarafından Mısr vâlîsi yapıldı. Amr ibni Âs ile yapdığı muhârebede şehîd oldu.

635 MUHAMMED BİN EBÎ BEKR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâmzâde ve Rükn-ül-islâm denir. Buhârâda müftî idi. 573 [m. 1178] senesinde vefât etdi. Bunun (Şir’atül-islâm) kitâbını Ya’kûb bin Seyyid Alî şerh etmişdir. 392.

636 MUHAMMED İBNİ HANEFİYYE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dörtyüzotuzsekizinci [438] sırada İbni Hanefiyye ismine bakınız!

637 MUHAMMED BİN İSHAK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dedesi Huzeymedir. [223] yılında tevellüd, 311 [m. 923] senesinde Nîşâpûrda vefât etdi. İmâm-ül-eimme denir. Yüzkırkdan fazla kitâbı vardır. Hadîs âlimidir. 313, 391.

638 MUHAMMED BİN MAHMÛD BÂBERTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ekmelüddîn-i Mısrî, Hanefî fıkh âlimidir. 712 [m. 1312] de Bağdâdın Bâberta kasabasında tevellüd ve 786 [m. 1384] da, Mısrda vefât etdi. (Tercîh-u mezheb-i İmâm-ı a’zam) risâlesi ve (İrşâd) ismindeki (Fıkh-ı ekber) şerhı ve (Envâr) isminde (Menâr) şerhı ve (Tuhfe-tül-ebrâr) ismindeki (Meşârık) şerhı ve (Takrîr) ismindeki (Pezdevî usûli) şerhı ve (İnâye) isminde (Hidâye) şerhı ve dahâ şerhleri ve tefsîri vardır. Sa’dî Çelebînin bu (İnâye)ye hâşiyesi vardır. 636, 1085.

MUHAMMED BİN MAHMÛD Harezmî, İmâm-ı a’zamın (Müsned)ini toplamışdır. 665 de vefât etmişdir. Bu ve Celâlüddîn-i  Pâni-pütî, başka olup, yüzdoksanbirinci sırada bildirilmişdir. 1085.

639 MUHAMMED BİN MÜNKEDİR “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sôfiyye-i aliyyedendir. Bezzâz idi. 130 [m. 748] senesinde Medînede vefât etdi. 845.

640 MUHAMMED BİN SÜLEYMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Medîne-i münevverenin Şâfi’î âlimlerinden idi. 1124 [m. 1712] de Şâmda tevellüd, 1194 [m. 1780] de Medînede vefât etdi. Çok kitâb yazdı. İki cild fetvâsı meşhûrdur. Vehhâbîlerin i’tikâdlarının bozuk olduklarına fetvâ verdi. 453.

641 MUHAMMED BİN SÜLEYMÂN CEZÛLÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Abdüllah Cezûlî [veyâ Cüzûlî], hadîs âlimidir. Şerîflerdendir. Fasda yetişdi. Şâzilî tarîkatinde yükseldi. 870 [m. 1465] senesinde zehrlenerek Fasda şehîd edildi. Yetmiş yedi sene sonra Merâkeşe nakl edildi. Bunun (Delâil-ül-hayrât) salevât kitâbını Kara Dâvüd Muhammed bin Kemâl İzmîtî türkçeye terceme ve şerh etmiş, 948 [m. 1541] de Bursada vefât etmişdir. 420, 1087.

642 MUHAMMED BİN SÜ’ÛD: Arabistânda, Necd çölünde kabîle reîsi idi. Vehhâbîlik meydâna çıkınca, hâkimiyyetini artdırmak için vehhâbî oldu. İngilizlerin yardımı ile herkesi zorla vehhâbî yapdı. Vehhâbî olmıyan çok müslimânı öldürdü. Birinci Vehhâbî Sü’ûdî devletini kurdu. 1178 [m. 1765] de öldü. 447.

643 MUHAMMED BUHÂRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Mensûr Nevkadî, Semerkand müftîsi iken 434 [m. 1043] de ve Kâdî Muhammed Zahîrüddîn Buhârî 619 [m. 1222] de ve Muhammed bin Abdürrahmân Zâhid Buhârî 546 [m. 1151] de vefât etdi.

644 MUHAMMED CEVÂD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Oniki imâmın dokuzuncusudur. Takıy ismi ile meşhûrdur. İmâm-ı Alî Rızânın oğludur. Yüzdoksanbeş [195] senesinde Medînede tevellüd ve ikiyüzyirmi 220 [m. 835] senesinde Bağdâdda vefât etdi. Zevcesi Ümm-ül-fadlın amcası olan Mu’tesım halîfe ile görüşmek için Bağdâda gidince vefât etmişdir. Zevcesi serâya alınmışdır. 61, 1162.

645 MUHAMMED ES’AD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâmzâde Muhammed bin Abdüllah, Konyalı olup, İstanbulda tevellüd etdi. 1267 [m. 1851] de vefât etdi. (Dürr-i yektâ) ve (Hilyetün-nâcî) fıkh kitâbları İstanbulda basılmışdır. 392, 702.

646 MUHAMMED ES’AD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyiddir. Nakîb-ül-eşrâf idi. (Sahhâflar şeyhi zâde) adı ile meşhûrdur. 1264 [m. 1848] senesinde, meclis-i me’ârif-i umûmiyye reîsi iken vefât etmişdir. Ayasofya câmi’i yanındaki meşhûr (Es’ad efendi) kütübhânesi, şimdi Süleymâniyye umûmî kitâblığındadır. Yeniçeri askerinin ilgâsını anlatan (Üss-i zafer) târîh kitâbı çok kıymetlidir. Başka eserleri de vardır. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdînin seyyid Es’ad efendiye yazdığı arabî mektûb, türkce tercemesi ile berâber, (Reşehât) kitâbının kenârında basılmışdır. (Ulemâ-ül-müslimîn ve Vehhâbiyyûn) kitâbının sonunda da vardır. 281, 283, 392, 420, 670, 835.

647 MUHAMMED HAKKI “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seyyid Muhammed Hakkı bin Alî, Hanefîdir. Nâzillide tevellüd, Mekke-i mükerremede 1301 [m. 1884] de vefât etdi. Üstâdları Ödemişli Halîl efendi ve Muhammed Cân Mekkî vâsıtası ile Abdüllah-i Dehlevîye vâsıl olmakdadır. Bezm-i âlem sultân, Muhammed Cân için Mekkede bir tekke yapdırmışdır. (Sakal-bıyık risâlesi), (Hazîne-tül-esrâr) arabî olup, Beyrutda (Mekteb-üt-ticâri)de satılmakdadır. 418.

648 MUHAMMED HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Osmânlı pâdişahlarının beşincisi ve Osmânlı devletinin ikinci kurucusudur. Tîmûr bozgununda esîr olmadan Amasyaya geldi. Pederinin vefâtından sonra, burada saltanatını i’lân etdi. Bursadaki Îsâ çelebiye ve sonra Rumelide Mûsâ çelebîye gâlib geldi. Oniki sene aralıkdan sonra 816 [m. 1413] da Osmânlı sultânı oldu. Anadoludaki isyânları basdırdı. Rumelide Macaristâna kadar aldı. Herekeyi ve Gebzeyi de Bizansdan aldı. Serezde ilhâd ve isyân çıkaran Samâvne kâdîsı oğlu denilen şeyh Bedreddîni yakalayıp i’dâm etdi. 824 [m. 1421] senesinde Edirnede vefât edip Bursaya getirildi. Haremeyne her sene Surre alayı göndermek güzel âdetini çıkarmışdır. 1080.

649 MUHAMMED HÂN-III: İslâm halîfelerinin yetmişsekizincisidir ve Osmânlı pâdişâhlarının onüçüncüsüdür. Üçüncü Murâd hânın oğlu ve birinci Ahmed hânın babasıdır. Eğri fâtihidir. [974] de tevellüd, 1012 [m. 1603] de vefât etdi. Ayasofya câmi’i bağçesindeki türbesindedir. Bu türbede, Ahmed hânın vâlidesi Handan sultân ve Ahmed hânın üç şâhzâdesi ile altı kerîmesi ve Murâd hânın onbeş kerîmesi olmak üzere yirmialtı sandûka vardır. Türbenin hâricinde de Murâd hânın dört kerîmesi vardır. Üçüncü Muhammed hânın oğlu, birinci Mustafâ hân, babasının türbesi yanındaki türbesindedir. Sultân Mustafâ türbesinde onbeş sanduka olup, birâder zâdesi İbrâhîm hân ve dördüncü Murâd hânın kerîmesi İsmihân sultân ve şâhzâde ve sultânlar vardır. 1003 [m. 1593] de halîfe oldu. Celâlî eşkıyâsı ile ve Macarlarla uğraşdı. İçkiyi sıkı yasak edip, bütün meyhâneleri kapatdı. Bunun zemânında, [1012] de tütün içilmeğe başlandı. 733, 1119, 1124, 1149.

650 MUHAMMED HÂŞİM-İ KEŞMÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Asyada Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Seyyid Muhammed Nu’mân hazretlerinin huzûrunda tevbe ve inâbet eyledi. Sohbetinde yetişip, Seyyid hazretlerinin işâreti ile, [1031] senesinde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. İmâm-ı Rabbânî iki sene askerde kaldığı zemân hep hizmetinde bulunup, teveccüh ve ihsânlarına kavuşdu. Hâşim-i Keşmî diyor ki, seyyidim Muhammed Nu’mân buyurdu ki, Burhânpur şehrinin câmi’inde Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesi ile rü’yâda gördüm. Beni görünce, hazret-i Sıddîk-ı ekbere karşı buyurdu ki, (Şeyh Ahmedin kabûl etdiği kimseyi biz de ve Allahü teâlâ da kabûl ederiz. Şeyh Ahmedin red etdiği kimseyi, biz de ve Allahü teâlâ da red ederiz.) Bu sözü işitince, İmâm-ı Rabbânînin makbûllerinden olduğum için, Cenâb-ı Hakka şükr eyledim.

Hâşim-i Keşmî, hazerde ve seferde, İmâm-ı Rabbânînin meclis-i şerîfinde bulunmakla şereflendi. Binotuzüç senesinde (Mektûbât)ın üçüncü cildini toplamağa başladı. 1040 da temâm oldu. [1037] hicrî senesinde (Berekât) veyâ (Zübde-tül-makâmât) ismlerini verdiği kitâbı yazarak, bu se’âdet güneşinin ve üstâdlarından ve talebesinden meşhûr olanların kerâmetlerini, hâl tercemelerini insanlığa duyurdu. (Berekât) kitâbı, fârisî olup, Bombayda basılmışdır. İstanbulda (Murâd molla) kütübhânesinde, [1317] numarada (Makâmât-i Ahmediyye) adı ile, el yazması mevcûddür. Binüçyüziki ve binüçyüzyedi senelerinde Hindistânın Rampur ve Lüknov şehrlerinde basılmış, 1396 [m. 1976] da İstanbulda ikincisi ofset yolu ile tekrâr basılmışdır. İkinci cildin altmışbeşinci mektûbu buna yazılmışdır. 1054 [m. 1645] de Burhânpur şehrinde vefât etdi. Muhammed Hâşim sâhib cân başkadır. 905, 924, 926, 927, 929, 1111, 1121.

651 MUHAMMED HAYÂT “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Şeyh Muhammed Hayât muhaddis Medenî Sindî 1163 [m. 1749] de Medînede vefât etdi. Babası İbrâhîmdir. Hanefî fıkh âlimidir. Nevevînin (Erba’în)ini, Münzirînin (Tergîb)ini ve (Hikem-i Atâıyye)yi şerh, İbni Hacerin (Zevâcir)ini ihtisâr etmişdir. Mezheb taklîdini bildiren (Gâyet-üt-tahkîk) ve (Nihâyet-üt-tedkîk) risâlesini 1413 [m. 1992] de, Hakîkat Kitâb evi basdırmışdır. 208, 466. (Misbâh)ın 103.cü sahîfesi.

652 MUHAMMED KASSÂB : Sôfiyye-i aliyyedendir. Dâmeganda va’z verirdi. (Kör olanlar yalnız sıfata bakar. Ni’metleri, ihsânları görür. Sôfiyye ise, zâta, ihsân yapana bakar. Zâtdan başka olan şeyler perdedir, mâni’ olur) derdi.

653 MUHAMMED MA’SÛM-İ FÂRÛKÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruhümâ” hazretlerinin üçüncü oğludur. [1007] yılında Serhendde tevellüd, binyetmişdokuz 1079 [m. 1668] da orada vefât etdi. Mubârek babası türbesinin birkaçyüz metre şimâlindeki büyük türbededir.

[1068] de hacca gitdi. Hacdaki hâlleri (Yevâkît-ül-Haremeyn) kitâbında ve Yüsûf-i Nebhânînin (Câmi’u kerâmât-il-evliyâ) kitâbında yazılıdır. İmâm-ı Rabbânînin mescidini Şâh-ı Cihân mermerden yenilemiş, yanında Muhammed Ma’sûm hazretleri için bir oda yapdırmışdır. (Urve-tül-vüskâ) adı ile meşhûrdur. İmâm-ı Rabbânî, müceddid-i elf-i sânî, Ahmed-i Fârûkî Serhendînin “kuddise sirruhümâ” halef-üs-sıdk ve vâris-i a’zamı idi. Aklî ve naklî ilmlerin, sûrî ve ma’nevî kemâlâtın câmi’iyyetini edinmiş idi. (Kutbiyyet) makâmına ve (Kayyûmiyyet) mansıbına, yüce pederinden beşâretler almış idi. Tarîk-i Ahmedînin nisbetini, pederinin teveccühlerinden, bütün âleme yaymış idi. Uzak memleketlerden kendine bağlı olanlara, filân (Vilâyet-i Mûseviyye)ye kavuşmuşdur, filân (Vilâyet-i Muhammediyye) ile şereflenmişdir diye bildirirdi. Dokuzyüzbin kişi, onun vâsıtası ile, (Allah)ı irâde etmişlerdir. Yüzkırkbin talebesini vilâyet mertebesi, yedibin kimseyi hilâfet makâmı ile mümtâz eyledi. Hizmetlerinde ve huzûr-ı âlîlerinde, tâlibler ba’zan bir ayda, ba’zan bir haftada kemâlât-i vilâyete erişirlerdi. Ba’zılarını, bir teveccühde, makâmların hepsine ulaşdırırlardı. Makâmları, keşfleri ve kerâmetleri, bu yüksek hânedânın hâllerini bildiren kitâblarda uzun uzun yazılı olduğundan, burada açıklamağa lüzûm görülmedi. Bu kitâblar arasında beşi, her memlekete yayılmışdır. Birincisi, Muhammed Hâşim-i Bedahşînin (Berekât) kitâbı olup, fârisîdir. (Zübde-tül-makâmât) adı ile Murâd molla kütübhânesinde [1317] sayıda ve Süleymâniyye Pertevniyâl kısmında [406] sayı ile mevcûddür. Hindistânda Kanpur şehrinde 1307 senesinde ve İstanbulda (Hakîkat Kitâbevi) tarafından 1408 [m. 1988] de tab’ ve neşr edilmişdir. İkincisi Bedreddîn-i Serhendînin (Hadarât-ül-kuds) kitâbıdır. 1391 [m. 1971] de Lâhorda çok güzel basılmışdır. Üçüncüsü (El-hadâik-ul-verdiyye fî hakâik-ı ecellâ-in nakşibendiyye) olup basılmışdır. Dördüncüsü, (Hadîkat-ül-evliyâ) türkçedir. [1318] hicrî senesinde İstanbulda basılmışdır. Beşincisi (Umdet-ül-makâmât) kitâbıdır. Altı oğlu ve bütün nesl-i necîbleri, zemânlarının kutbu olmuşdu. Bütün islâm memleketleri, kalblerinden saçılan nûrlarla nûrlanmışdı. Cenâb-ı müstetabının vârisleri, yer yüzünde meşhûr olmuşlardır. Hidâyet ve irşâdda yüksek derece kazanmışlardır. İrfân ehlinin ve yakîn sâhiblerinin anladıkları gibi, feyz kaynakları, bu âna gelinceye kadar, akmakdadır. İnşâallah, âhır zemâna kadar da, böylece cârî olacakdır. Üç cild olan fârisî (Mektûbât-ı Ma’sûmiyye) kitâbı 1396 [m. 1976] senesinde Pâkistânın Karaşi şehrinde basdırılmışdır. Bu üç cildin içinde bulunan altıyüzelliiki mektûbdan yüzotuzbeş adedi seçilerek, (Müntehabât-i Ma’sûmiyye) adı ile, 1979 senesinde İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. Bunun sonunda, Hüseyn Hilmi Işık’ın eserleri bildirilmekdedir. Muhammed Ma’sûmun altı kızının her biri velî idi. [(Umdetül-makâmât) sahîfe 395.] 11, 90, 110, 113, 118, 181, 219, 427, 472, 512, 596, 651, 692, 754, 784, 930, 969, 1001, 1009, 1048, 1054, 1056, 1061, 1063, 1075, 1081, 1121, 1150, 1169, 1190.

654 MUHAMMED MA’SÛM-İ ÖMERÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Seksendokuzuncu [89] sırada Ahmed Sa’îd ismine bakınız!

655 MUHAMMED MER’AŞÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdı Muhammed bin Reşîd Mer’aşî İstanbulda yerleşmişdir. Hanefîdir. Vehbî ve Sünbülzâde ismleri ile meşhûrdur. 1224 [m. 1809] de vefât etdi. (Tuhfe-i Vehbî) lügati çok basılmışdır. Eyyûb câmi’i ile Bostan iskelesi arasındaki Mihr-i şâh sultânın türbesi ve imâreti dışında yazılı kasîdeler bunun olup, Yesârî-zâdenin yazısıdır. 1174.

656 MUHAMMED MURÂD-I KAZÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: [1272] hicrî senesinde Rusyada, Kazan vilâyetinin Ufa kasabasında tevellüd etdi. Memleketinde medrese tahsîlini bitirip, [1293] de Buhârâya geldi. Buhârâ ve Taşkendde tahsîlini temâmlayıp 1295 [m. 1878] de Hindistâna ve Hicâza geldi. Medîne-i münevverede tarîkat-ı Nakşibendiyyeye intisâb edip, rûh âleminde terakkî etdi. 1352 [m. 1933] de vefât etdi.

[1302] de (Reşehât) kitâbını ve sonra, İmâm-ı Rabbânînin (Mektûbât)ını fârisîden arabîye terceme etdi. (Mektûbât)ın arabîsine (Dürer-ül-meknûnât) adını verdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hâl tercemesini de arabî uzun yazıp, [1317] de Mekke-i mükerremede (Mîriyye) matba’asında, (Mektûbât)ın kenârında basıldı. İstanbulda Bâyezîdde belediye kütübhânesinde elliüç [53] numarada mevcûddür. Bunun foto-kopisi 1383 [m. 1963] de İstanbulda basılmışdır. Bu baskılardaki hâl tercemesinin uzun bir kısmı (Eshâb-ı Kirâm) ve (Hak Sözün Vesîkaları) kitâblarında mevcûddur. Bu arabî mektûbâtdan yüzdoksandört mektûb seçilerek, (El-Müntehabât) ismi ile 1392 [m. 1972] senesinde İstanbulda ofset yolu ile basdırılmışdır. 1075, 1121.

657 MUHAMMED NU’MÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Mîr Muhammed Nu’mân bin Seyyid Şemseddîn, [977] senesinde Semerkandda tevellüd etdi. Binaltmış 1060 [m. 1650] senesinde Egre şehrinde vefât etdi. Hindistâna gelip, hâce Bâkîbillah hazretlerinin sohbeti ile şereflendi. Vefâtına kadar Delhîde hizmetinde bulundu. Hâce hazretlerinin vefâtında, İmâm-ı Rabbânî Dehlîye teşrîf etmişdi. Merhamet buyurup, seyyid Nu’mânı, Serhende götürdü. Uzun zemân hizmet ve sohbetde bulundukdan sonra, talebe yetişdirmesi için Burhânpura gönderildi. 101, 267, 481, 515, 746, 749, 756, 1036, 1144, 1148.

658 MUHAMMED OSMÂN “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâcı Muhammed Osmân Sâhib, Hindistânda yetişen Evliyânın büyüklerindendir. Hicretin binikiyüzkırkdört [1244] senesinde Pencâbın Loni kasabasında tevellüd, 1314 [m. 1896] de Pencâb Musâ zey kasabasında vefât etdi. Binikiyüzaltmışaltı senesinde, Ahmed Sa’îd-i Serhendî hazretlerinin talebesinden hâcı Dost Muhammed Kandihârînin sohbetine kavuşdu. Onsekiz sene feyz aldı. Zâhir ve bâtın ilmlerinde kemâle geldi. Üstâdı [1284] senesinde vefât edince yerine geçmekle şereflendi. Binlerle Velî yetişdirdi. Yirmidokuz sene, tâlibleri irşâd eyledi. Vefâtından bir sene sonra, babasının yerinde onyedi yaşında irşâda başlayan oğlu Muhammed Sirâcüddînin emri ile talebelerinden seyyid Ekber Alî Dehlevînin yazdığı (Fevâid-i Osmâniyye) kitâbında mektûbları ve kerâmetleri uzun bildirilmişdir. 1382 [m. 1962] de Mültanda basılmışdır. Siracüddîn binüçyüzotuzüç 1333 [m. 1915] senesinde vefât edince, oğlu Muhammed Zâhid “rahmetullahi aleyh” zâhir ve bâtın ilmlerinin menbaı oldu. Sirâcüddînin halîfelerinden Muhammed Fadl Alî Şâh 1354 [m. 1935] de vefât etdi. Yerinde irşâda başlıyan Muhammed Sa’îd Kureyşî Ahmed purî de 1363 [m. 1944] de Pâni-püt şehrinde vefât etdi. Dost Muhammed Kandihârînin (Mektûbât)ındaki otuz mektûbu Muhammed Âdil toplamış, Muhammed Zâhid bin Sirâcüddînin emri ile Atâ Muhammed tarafından 1383 de Mültanda basılmışdır. 783, 1198.

659 MUHAMMED PÂRİSÂ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd [756] da Buhârâda tevellüd, 822 [m. 1419] de Medînede vefât etdi. Nemâzını, Molla Fenârî kıldırdı. (Umdet-ül-makâmât)da diyor ki, (Zeyneddîn Hâfî, kabr taşını Mısrdan gönderdi. Taş 1212 de yerinde idi. 1225 de görmedim. Vehhâbîler kırmış.) Medrese tahsîlini bitirip, hadîs ve fıkh bilgilerinde ihtisâsını ilerletdi. Sonra Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sohbet ve teveccühlerine kavuşarak kemâle geldi. (Risâle-i kudsiyye), (Tuhfe-tüs-sâlikîn), (Tahkîkât) ve (Faslül-hitâb) kitâbları meşhûrdur. Hepsi de fârisîdir. (Tuhfe)si 1390 [m. 1970] senesinde Delhîde basılmışdır. 49, 106, 470, 720, 750, 1137.

660 MUHAMMED REBHÂMÎ : “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânın fıkh âlimlerindendir. 835 [m. 1432] de yazdığı fârisî (Riyâd-un-nâsıhîn) ismindeki ilmihâl kitâbı 1313 de Bombayda basılmış, 1981 de İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır. Bunu dörtyüzkırkdört kitâbdan toplamışdır. 210, 420.

661 MUHAMMED SÂDIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin birinci oğludur. Vilâyet bostanının meyveli ağacı idi. Bin [1000] senesinde Serhendde tevellüd, 1025 [m. 1616] senesinde tâ’ûndan, orada vefât etdi. Babası, kabri üzerine kubbe yapdırdı. [1008] senesinde, pederi ile birlikde hâce Muhammed Bâkî ile teşerrüf edip, zikr almakla, murâkabe, cezbe ve nisbet-i şerîfe ile şereflendi. İsti’dâdı ve fıtrati yüksek olduğundan, onların terbiyesi ve merhametli nazarlarının bereketleri sâyesinde kıymetli hâllere ve büyük işlere kavuşdu. Dahâ çocuk iken, uzak yerlerdeki şeyleri, mezârdaki hâlleri keşf ederdi. Sonra, kendi peder-i âlîsinden feyz alarak kemâl mertebelerinin sonuna erişdi. Babasının esrârına mahrem oldu. Hazret-i Îşân her Cum’a nemâzlarından sonra, kabr-i şerîfine gelip, bir müddet mürâkabe buyururdu. 951, 1034, 1121.

662 MUHAMMED SÂDIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Babası Alîdir. Sakızlıdır. 1059 [m. 1649] senesinde vefât etdi. (Surre-tül-fetâvâ) kitâbı meşhûrdur. 1003.

663 MUHAMMED SÂDIK EFENDİ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hafîdzâde Muhammed Sâdık bin Muhammed efendi 1230 [m. 1815] da vefât etdi. (Nevâdir-i fıkhiyye) kitâbı meşhûrdur. 281.

664 MUHAMMED SA’ÎD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin ikinci mahdûmudur. [1005] senesinde tevellüd, 1070 [m. 1660] senesinde vefât etdi. Babasının türbesindedir. Ahlâkının güzelliği, fazîletlerinin çokluğu, güler yüzü, yumuşak sözü, işlerinin hâlis olması ile zînetlenmişdi. Tahsîlini genç yaşında bitirdi. Aklî ve naklî bilgilerde mütehassıs oldu. Babasının tesarrufu ve teveccühleri sâyesinde, büyüklerinin nisbetine ve yüksek hâllere kavuşdu. Onyedi yaşında sûrî ve ma’nevî kemâlâta vâsıl oldu. Birçok kıymetli kitâblara ta’lîkler ve hâşiyeler yapdı. (Mişkât-i Mesâbîh) ve Hayâlî hâşiyesine ta’lîkleri çok kıymetlidir. Nemâzda otururken parmak kaldırmamak için, Hanefî mezhebine göre yazdığı risâlesi şâh-eserdir. Parmak kaldırmamanın dahâ iyi olduğunu isbât etmişdir. Pederinin garîb sırlarına, acîb ma’rifetlerine mahrem idi. (Mektûbât-i Sa’îdiyye) kitâbında yüz mektûb vardır. 1385 [m. 1965] de Pâkistânda basılmışdır. 271, 425, 741, 930, 941, 1121.

665 MUHAMMED SIDDÎK “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hidâye ismi ile meşhûrdur. Bedahşânın Keşm kasabasındandır. Küçük iken, Hân-ı Hânân Abdürrahîmin sohbetinde bulundu. Bunun vâsıtası ile, Hâce Bâkî-billahın sohbeti ile şereflendi. Vefâtından sonra, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine kavuşdu. Vilâyet-i hâssa ile müşerref oldu. 1032 [m. 1622] de izn alarak hacca gitdi. Hicâzda iken, İmâm-ı Rabbânî buyurdu ki, (Şimdi, uzakda olan kardeşlerimizden ba’zısının ahvâline müteveccih idim. Mevlânâ Muhammed Sıddîk göründü. Tam bir sevgi ve ihlâs ile bize müteveccihdir. Şu ânda Mâverâ’ün-nehrde, Bedahşânda yolcudur. Hâli hoş olsun!). 1019 senesinde, İmâm-ı Rabbânînin (Mebde’ ve me’âd) risâlesini toplamışdır. Fârisî olup, Urdu tercemesi ile birlikde, 1388 [m. 1968] de Pâkistânda basılmış, 1977 de İstanbulda ofset baskısı yapılmışdır.

666 MUHAMMED ŞEYBÂNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin derslerinde yetişen islâm âlimlerinin en üstünlerindendir. Büyük müctehid idi. İmâm-ı a’zamın derslerini, sözlerini kitâblara geçiren budur. Adı, Muhammed bin Hasen bin Abdüllah bin Tâvus bin Hürmüzdür. Bu Hürmüz, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin ceddi olup, Bağdâd sultânı idi. Hazret-i Ömerin elinde îmân etmiş idi. 135 [m. 752] senesinde Vâsıt şehrinde tevellüd, 189 [m. 805] senesinde Reyde vefât etdi. 120, 133, 134, 137, 144, 154, 155, 231, 234, 268, 269, 285, 293, 294, 301, 303, 304, 324, 325, 340, 413, 415, 439, 443, 444, 565, 566, 568, 576, 594, 621, 625, 626, 630, 634, 636, 637, 786, 792, 801, 803, 806, 809, 821, 826, 830, 851, 858, 861, 862, 863, 865, 866, 868, 1020, 1028, 1076, 1089.

667 MUHAMMED TARSÛSÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed bin Ahmed bin Muhammed, Hanefî âlimlerindendir. 1117 [m. 1705] senesinde vefât etdi. Birçok kitâblara hâşiyesi vardır. Tütün harâm değildir, derdi. 639.

668 MUHAMMED ZÂHİD “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kâdî Muhammed Zâhid-i Semerkandî, derin âlim ve veliy-yi kâmil idi. Rûh bilgilerinin mütehassısı idi. Dokuzyüzotuzaltı 936 [m. 1530] senesinde Hisârın Vahş köyünde vefât etdi. Önce çok riyâzet ve mücâhede yapdı ise de, Ubeydüllah-i Ahrâr “kuddise sirruh” hazretlerinin teveccühü ile birinci sohbetinde kemâle kavuşdu. Ya’kûb-i Çerhî hazretlerinin kızının oğludur. (El-Hadâik-ul-verdiyye) kitâbında kerâmetleri yazılıdır. (Silsile-tül’ârifîn) ve (Mesmû’ât-i mevlânâ kâdî Muhammed Zâhid) kitâbları meşhûrdur. İkincisi Süleymâniyye kütübhânesi (Es’ad efendi) kısmında [1715] sayıda mevcûddur. (Hakîkat Kitâbevi) tarafından 1993 de neşr edilmişdir.Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerinin fârisî sözleridir. Yetişdirdiği Velîler arasında, hemşîresinin oğlu mevlânâ Dervîş Muhammed, bu silsilenin büyüklerindendir. 969, 1089.

669 MUHAMMED ZİHNÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hâcı Zihnî efendi, Osmânlı devleti me’ârif meclisi a’zâsından idi. [1262] de tevellüd, 1332 [m. 1914] senesinde vefât etdi. Beğlerbeği küplücesindedir. (Ni’met-i İslâm) kitâbı, (Kimyâ-i se’âdet mukaddimesi) ile (Elmünkızü aniddalâl) tercemeleri meşhûrdur. 462, 1067.

670 MUHİBBULLAH-I MANKPÛRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda, Burhânpurda, şeyh Muhammed bin Fadlullah sohbetine devâm ile halîfe olmuş, irşâda icâzet almış iken, seyyid Muhammed Nu’mânın hizmetine devâm etmiş, burada İmâm-ı Rabbânînin ismini işiterek ve (Mektûbât)ı dinliyerek aşk ve şevk ile Serhende gelmişdir. Hizmet ederek, icâzet aldı. Mankpûra irşâda gönderildi. 401, 426, 906.

671 MUHYİDDÎN-İ ARABÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebû Bekr ibnü Arabî ismi ile de meşhûrdur. Sôfiyye-i aliyyenin büyüklerindendir. Adı şeyh-i ekber Ebû Bekr-i Muhammed bin Alîdir. 560 [m. 1165] da, Endülüsde Mürsiye kasabasında tevellüd, 638 [m. 1240] de Şâmda vefât etdi. Büyük Velî ve müctehid idi. Konyaya gelip, Sadreddîn-i Konevînin üvey babası oldu. Nakl etdiği bilgilerin hepsi, birer vesîkadır. Devlet ve mevkı’ sâhiblerinden çok hediyye gelir, hepsini fakîrlere dağıtırdı. Beşyüzden fazla kitâb yazdı. Câhiller, buna zındık dedi. İbni Teymiyye gibiler kâfir dedi. Âlimler, Ârifler ise,  veliy-yi kâmil olduğunu anladı. (Fütûhât-i Mekkiyye)si dört büyük cild hâlinde 1393 [m. 1973] de Beyrutda basılmışdır. 50, 79, 84, 90, 93, 94, 278, 388, 414, 458, 497, 696, 727, 736, 739, 750, 927, 928, 942, 947, 962, 968, 1037, 1117, 1136.

İbn-ül-arabî ismi ile meşhûr olan Kâdî Ebû Bekr ibn-ül-arabî başkadır. İsmi Muhammed bin Abdüllahdır. Endülüsde 468 [m. 1076] de tevellüd etmiş, 543 [m. 1149] de Fasda vefât etmişdir. Mâlikîdir. 278, 391, 431.

Muhyiddîn Muhammed bin Behâüddîn başka olup, (El-Kavl-ül-fasl) ismindeki (Fıkh-ı ekber) şerhı çok kıymetlidir. Bu şerh, yeniden yazdırılıp 1979 da, İhlâs vakfı tarafından İstanbulda basdırılmışdır. Dokuzyüzellialtıda vefât etmişdir. 1077.

672 MU’ÎNÜDDÎN-İ ÇEŞTÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Hindistânda yetişen Evliyânın büyüklerindendir. Hâce Kutbüddîn-i Bahtiyârın üstâdıdır. Hâce Osmân-ı Hârûnîden Bağdâdda feyz alıp, Hâce hazretleri altıyüzonyedi 617 [m. 1220] senesinde vefât edinciye kadar hizmetinde bulundu. [1312] de Hindistânda basılan (Enîs-ül-ervâh) kitâbında, hocasının sohbetini anlatmakdadır. Kitâb otuzaltı sahîfe olup fârisîdir. Hâce Osmân-i Hârûnî, hâce Şerîf-i Zendenînin, bu da Mevdûd-i Çeştînin talebesidir. Mu’în-üd-dîn-i Çeştî, [531] de tevellüd, 633 [m. 1235] senesinde Ecmîrde vefât etdi. Çeşt, Hirâta bir sâat mesâfede bir kariyyedir. İmâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî “kuddise sirruh” hicretin binotuzüç [1033] senesinde Ecmîr şehrine gitmişdi. Orada hâce Mu’înüddîn-i Çeştînin kabrini ziyâret etdi. (Hoca hazretleri merhamet eyledi. İhsânda bulundu. Husûsî bereketlerinden ziyâfetde bulundu. Çok konuşduk. Esrâr açıldı. Bana, asker arasında kalmamak için uğraşma! Allahü teâlânın rızâsına tâbi’ ol dedi) buyurdu. Kabre bakan türbedârlar gelip, kabr üzerinden kaldırılmış olan örtüyü hediyye verdiler. Kabûl ederek, (Hâce hazretleri en yakın elbisesini bize ihsân etdi. Bunu kefenim olmak için saklıyalım) dedi. Bir sene sonra, buna kefenlendi. 90.

673 MUKÂTİL “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İmâm-ı Mukâtil bin Süleymân, tefsîr âlimlerindendir. Belhde tevellüd edip, Mervde yetişdi. Basrada yerleşdi. 150 [m. 767] de orada vefât etdi. Tefsîri meşhûr olup, Londrada basılmışdır. 391, 738.

674 MÜNÂVÎ [veyâ Menâvî]: Abdürraûf-i Münâvî Şâfi’î âlimi idi. 924 [m. 1518] de tevellüd, 1031 [m. 1621] de Kâhirede vefât etdi. Çok kitâb yazdı. (Künûz-üd-dekâ’ık) kitâbı, [1285] de İstanbulda basılmışdır. İçinde onbin hadîs-i şerîf vardır. 398, 419, 420, 448, 458, 465, 469, 631, 633, 638, 725.

675 MÜNÎB EFENDİ: Hâce Muhammed Münîb efendi, Ayntablıdır. [1182] de İstanbula geldi. Anadolu kâdî-askeri oldu. (Siyer-i kebîr) şerhini türkçeye terceme etmişdir. 1238 [m. 1823] senesinde Aydın Güzelhisârında vefât etdi. 786.

676 MURÂD HÂN-I “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Sultân Murâd-ı Hüdâvendigâr, Osmânlı pâdişâhlarının üçüncüsüdür. Sultân Orhânın oğlu, Yıldırım sultân Bâyezîdin babasıdır. 726 [m. 1326] da tevellüd etdi. Bursa vâlîsi oldu. Babası zemânında altın para basılmasında hizmeti görüldü. 763 [m. 1362] de, pederi vefât edince tahta çıkdı. Selçûkî devleti parçalanınca Ankarada bir devlet kuran Ehîlerin, Konyadaki Karaman oğulları ile, Osmânlı aleyhine birleşdikleri işitilince, 763 de Ankarayı aldı. Lala Şâhin pâşayı ilk serdâr ve sadr-ı a’zam yapdı. Çorlu, Keşân, Edirne, Gümülcineyi alıp Bursaya döndü. Bigayı aldı. Haçlı ordusu geldiğinden Rumeliye geçip (Sırp Sındığı) muhârebesini kazandı. Tunaya kadar aldı. İkiyüzbin kişilik ikinci haçlı ordusu geldi. Kosova ovasında çetin savaşı kazandı. Sırb Kralı Lazari ve kumandanları öldü. Sırb devleti yok edildi. 791 [m. 1389] de, bir yaralı sırbın hâlini sorarken şehîd edildi. Bursada Çekirgede defn edildi. Dîni bütün, âdil, merhametli, fazîletli idi. Otuzyedi gazâ etdi. 1080, 1155.

677 MURÂD HÂN-III “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin yetmişyedincisi, Osmânlı pâdişâhlarının onikincisidir. İkinci Selîm hânın oğlu, sultân üçüncü Muhammed hânın babasıdır. 953 [m. 1546] de tevellüd, 1003 [m. 1595] de vefât etdi. Türbesi Ayasofya câmi’i yanındaki, babası ikinci Selîm hân türbesinin yanındadır. Selim hânın türbesinde kırkdört sandûka olup, üçüncü Murâd hânın vâlidesi Nûr Bânû sultân ve iki pâdişâhın şâhzâdeleri ve kerîmeleri vardır. 1288 [m. 1871] de beşinci baskısı yapılan (Fezleke-i Târîh-i Osmânî) kitâbında diyor ki: (İkinci Selîm hân, serâydaki yangında yanıp yeniden yapılan dâireleri ve hamâmı gezerken, ayağı kayıp mermerler üzerine düşdü. Bu kazâ, ölümüne sebeb oldu.) İslâm düşmânları, (Sarı Selîm hamâmda zevk, safâ yaparken serhoş olduğundan düşüp öldü) diye gençleri aldatıyorlar. Uydurma târîh kitâblarına da, bu yalan ve çirkin iftirâları yazarak ecdâdımızı lekeliyorlar. Evlâdları, babalarına düşman yapıyorlar. Hâlbuki, ikinci Selîm hân halvetiyye meşâyıhinden Süleymân Âmedîden feyz almış, sâlih müslimân idi. Murâd hânın türbesinde ellidört sandûka olup, Muhammed hânın vâlidesi Safiyye sultân ve şâhzâde ve sultânlar buradadır. 982 [m. 1574] de halîfe oldu. Tûnusu aldı. Azerbaycânı, Tebrîzi aldı. Âlimleri çok severdi. Nakşibendî meşâyıhinden hâce Ahmed Sâdık Kâbilîden feyz alarak kemâle geldi. Rasadhâne ve astronomik araştırmalar ile logaritma hesâbları yapdırdı. Toptaşı tımarhânesini yapdı. Çok hayrât yapdı. Mescid-i harâma kârgir kubbeler yapdırdı. Çok para sarf ederek su da getirtdi. 267, 487, 1064, 1075, 1119, 1127, 1156, 1171.

Murâd hânın vâlidesi Nûr Bânû sultân [991] senesinde Üsküdârda Zeyneb Kâmil çocuk hastahânesi yakınında bulunan Atîk Vâlide câmi’ini yapdırmışdır. İki minârelidir. Nûr Bânû sultân [991] de vefât etmişdir. Bu câmi’in artıklarından Dabaklar mescidini yapmışdır. Câmi’e yakın olarak bir de (Dâr-üş-şifâ) mescidi yapdırmışdır. Türkçe dîvânını Şems-üd-dîn-i Sîvâsî şerh etmişdir.

678 — MURÂD HÂN-IV “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin seksenikincisi, Osmânlı pâdişâhlarının onyedincisidir. 1018 [m. 1609] de tevellüd, 1049 [m. 1640] da vefât etdi. Babası, birinci Ahmed hânın türbesindedir. Kardeşi İkinci Osmân hân da buradadır. 1032 [m. 1623] de halîfe oldu. Yavuz gibi cesûr idi. Annesi Mâhpeyker Kösem sultânın yardımı ile, iş başına, kıymetli adamlar getirerek, ortalığı düzeltdi. Şâh Abbâs Bağdâdı alıp, otuzbin Ehl-i sünneti kadın, çocuk ayırmadan kesdi. Sadr-ı a’zam hâfız Ahmed pâşa Bağdâdı geri aldı. Îrân askeri telef oldu. Tütün, enfiye ve içkiyi yasak etdi. Kendi harbe giderek Tebrîzi geri aldı. İkinci def’a giderek Bağdâdı tekrâr aldı. Kâ’be-i mu’azzamayı yeniden yapdırdı. Hâfız Ahmed pâşa, Fâtihde Malta çarşısındaki câmi’inin kıble dıvarı önündedir.

Murâd hân, Revân seferine çıkarken Kandillide bir serây yapılmasını emr eyledi. [1042] de seferden dönüşde bu serâya yerleşdi. Burada Muhammed adında oğlu oldu. Yedi gece kandiller asılıp şenlik yapıldı. Bu sebeble, buraya, Kandilli denildi. Kandilli câmi’ini, [1165] de birinci Mahmûd hân yapdırmışdır. Birinci cihân harbinden sonra yeniden yapıldı. Topkapı serâyında Bağdâd köşkünü de yapdırdı. 1033 de Kavaklardaki kal’aları yapdırdı. 347, 629, 632, 1062, 1132, 1136.

679 MURÂD-İ MÜNZÂVÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Muhammed Murâd bin Alî Keşmîrî, İstanbuldaki meşâyıhin büyüklerindendir. Buhârâda [1054] de tevellüd etdi. Şâm ve Hicâz taraflarında çok seyâhat etdi. Hindistânda Serhend şehrinde Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinden feyz aldı. Kemâle erip hilâfetle şereflendi. Şâmda yerleşip, bir medrese yapdı. [1092] de İstanbula geldi. Eyyûbde beş sene kalıp, Şâma ve hacca gitdi. [1120] de İstanbula geldi. Sultân Selîmde yerleşdi. Çorlulu Alî pâşa tarafından Bursaya sürüldü. [1129] da tekrâr İstanbula gelip, Eyyûbde reîs-ül-etibbâ Nûh efendi yalısında ikrâm edildi. 1132 [m. 1719] senesinde vefât etdi. Edirnekapı dışında, Münzevî câmi’i karşısında, birinci sultân Mahmûd hân şeyh-ül-islâmlarından Ahmed Ebül-hayr efendinin kabri yanındaki türbesini ziyâret edenler, mubârek rûhundan feyz almakdadırlar. Türkçe (Âdâb-ı tarîkatin-nakşibendiyye) risâlesi meşhûrdur. (El-müfredât-ül-Kur’âniyye) tefsîri çok kıymetlidir. Tefsîrler, arabî, fârisî ve türkce bir aradadır. Ebül-hayr efendi 1154 [m. 1741] senesinde vefât etmişdir.  656. cı sırada Muhammed Murâd bin Abdüllah Kazânî ismine bakınız! 1081.

680 MURÂD MOLLA “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Dâmâd zâde Murâd efendi, İstanbulda Çarşambada 1189 [m. 1775] da bir tekke ve bir büyük kütübhâne yapmışdır. [1332] deki sayımda, burada [2276] kıymetli kitâb vardı. 245, 271.

681 MURÂD PÂŞA: Nemçe, ya’nî Avusturya muhârebesinden başarı ile dönünce, 1015 de Sadr-ı a’zam oldu. Üçüncü Muhammed hânın son senesi [1012] de Şâh Abbâsa yenilen ordunun kaçakları, hurûfî kızılbaşları ile birlikde Celâlî ısyânı çıkardılar. Bu ısyân Anadolunun yarısına yayıldığından, Murâd pâşa, 1017 de bunların üzerine yürüdü. Reîsleri Canpolad, Kalenderzâde ve Kara Saîd gibi şakîleri ve otuzbinden ziyâde kızılbaşı, çoğunu kuyulara gömerek öldürdü. Doğu Karahisârdaki yuvalarını da basarak, yüzbin âsiyi imhâ etdi. 1019 da Îrâna yürüdü. Zafer kazandıkdan sonra, hastalanarak 1020 [m. 1611] senesinde vefât etdi. İstanbula getirilip medresesine defn edildi. Doksan yaşında idi. Gayretli, dindâr, Nakşibendî idi. Üçyüzonbeşinci [315] sırada Fâtih ismine bakınız! 1100.

682 MÜRRE “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Resûlullahın yedinci babasıdır. Kâ’bın oğludur. 390, 1129.

683 MÛSÂ “aleyhisselâm”: Büyük Peygamberdir. Benî İsrâîle gelen Resûldür. Avrupalılar, buna Möise, Moşe der. Ya’kûb aleyhisselâmın soyundandır. İmrân adında bir zâtın oğludur. Yûsüf aleyhisselâmdan sonra, Benî İsrâîl, Mısrda çoğaldı. Dinlerine sarılıp, ibâdet ederlerdi. Fekat, zulm ve hakâret görürlerdi. Îsâ aleyhisselâmdan bir rivâyete göre, binyediyüzbeş [1705] sene önce, Mûsâ “aleyhisselâm” tevellüd etdi. Annesi bunu bir beşiğe koyup, Nil nehrine bırakdı. Beşik Fir’avnın serâyı önünden geçerken, Fir’avnın zevcesi (Âsiye) bunu alıp büyütdü. Kırk yaşına gelince, akrabâlarını öğrenip, onların yanına gitdi. Kendisinden üç yaş büyük olan Hârûn ile buluşdu. Birgün, bir Mısrlı kâfirin [kıptînin], Benî-İsrâîlden birine işkence etdiğini gördü. Kurtarırken, kıptî öldü. Korkup, Medyen şehrine gitdi. Orada Şu’ayb aleyhisselâmın kızı ile evlendi. Ona, on sene hizmet etdi. Mısra dönmek için yola çıkdı. Yolda Tûr dağında, Allahü teâlâ ile konuşdu. Mısra gelip Fir’avnı dîne da’vet etdi, Benî İsrâîle serbestlik verilmesini istedi. Fir’avn kabûl etmedi. (Mûsâ büyük sihrbâzdır. Bizi aldatıp, memleketimizi elimizden almak istiyor) dedi. Yanındaki vezîrlere sordu. Onlar da, (Sihrbâzları topla, onu mağlûb etsinler) dediler. Sihrbâzlar geldiler. Mısr halkı önünde, ipleri yere atdılar. Her ip, yılan görünüp, Mûsâ aleyhisselâma doğru yürüdü. Mûsâ “aleyhisselâm” asâsını yere bırakdı. Büyük yılan oldu. İpleri yutdu. Sihrbâzlar şaşırdı. Îmân etdiler. Fir’avn kızdı. (O, sizin ustanız imiş. Ellerinizi, ayaklarınızı keseceğim. Hepinizi hurma dallarına asacağım) dedi. (Biz Mûsâya inandık. Onun Rabbine sığınıyoruz. Yalnız Onun afv ve merhametini isteriz) dediler. Kâfirlerin suları kan oldu. Kurbağa yağdı. Cild hastalıkları ve üç gün karanlık oldu. Fir’avn, bu mu’cizeleri görünce korkdu. İzn verdi. Mûsâ aleyhisselâm, Benî İsrâîl ile, Mısrdan çıkıp, Kudüse doğru giderken, Fir’avn pişmân oldu. Askerleri ile arkalarına düşdü. Süveyş körfezi açılıp, mü’minler karşıya geçdi. Fir’avn geçerken, deniz kapandı. Fir’avn askeri ile birlikde boğuldu. Benî İsrâîl, yolda öküze tapanları gördüler. (Biz de böyle tanrı isteriz) dediler. Mûsâ aleyhisselâm, (Allahdan başka ma’bûd yokdur. Allah sizi kurtardı) dedi. Sonra Tîh çölüne düşdüler. Yolu şaşırdılar. Aç ve susuz kaldılar. Gökden (Men) ve (Selva) inerdi. Bunları yirlerdi. Asâsı ile yere vurdu. Su çıkdı. Bundan içerlerdi. (Helva ile etden bıkdık. Bakla, soğan gibi şeyler isteriz) dediler. Mûsâ aleyhisselâmı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar. Mûsâ “aleyhisselâm”, Hârûn “aleyhisselâm”ı vekîl bırakıp, Tûr dağına gitdi. Orada kırk gün ibâdet etdi. Allahü teâlânın kelâmını işitdi. (Tevrât) kitâbı kendisine indirildi. Tîh çölünde, Sâmirî adında bir münâfık, herkesdeki altınları, süs eşyâsını eritip, bunlardan bir buzağı yapdı. (Mûsânın ilâhı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmağa başladılar. Hârûn aleyhisselâmı dinlemediler. Mûsâ “aleyhisselâm” Tûrdan gelip bu hâli görünce çok kızdı. Sâmirîye la’net etdi. Kardeşinin sakalından tutup darıldı. Pişmân olup kendisine yalvardılar. (Tevrât)a göre ibâdet etmeğe başladılar. Mûsâ “aleyhisselâm” ümmeti ile Lût gölünün cenûb tarafına geldi. (Üc bin Unk) adında bir melik ile harb etdi. Şerî’a nehri şarkındaki yerleri ele geçirdi. Erîha şehri karşısındaki dağa çıkdı. Ken’ân ilini uzakdan gördü. Yerine Yûşa’ aleyhisselâmı halîfe bırakıp, yüzyirmi [120] yaşında, orada vefât etdi. Erîha şehrini, sonra Kudüsü, Amâlika kâfirlerinden Yûşa’ “aleyhisselâm” ele geçirdi. Yûşa’ “aleyhisselâm”, Mûsâ aleyhisselâmın hemşîresinin oğludur. Yûsüf aleyhisselâmın soyundan olan (Nûn)un oğludur. Mısrda dünyâya gelmişdir. İstanbula geldiği ma’lûm değildir. Mûsâ aleyhisselâmdan yirmiyedi sene sonra, yüzyirmiyedi [127] yaşında vefât etdi. Kabri Nablüs şehrinde veyâ Halebe yakın Me’arre şehrinde veyâ İstanbuldadır. Hıristiyanlar buna Yeşû’ diyor.

(Hadîka-tül-cevâmî’) de diyor ki: (İstanbulda, Beykoz tepelerinden birinde ziyâret edilmekde olan kabrin, Yûşa’ Nebî olduğu söyleniyor ise de, târîhî bilgilere uygun değildir. Bir Velî veyâ havârîlerden birinin kabri olabilir. Böyle ise, yine kıymetlidir. Yûşa’ Nebînin kabri olup olmadığını kesin olarak söylemek câiz değildir. Buradaki mescidi, 1169 [m. 1755] da üçüncü Osmân hânın sadr-ı a’zamı Muhammed Sa’îd pâşa yapdırdı. Mescidde sık sık mevlid okunur. Dinlemeğe akın akın gidilirdi. Çok toplanıldığından, üçüncü Selîm hân, fitneye sebeb olmamak için, burada meşâyıhın âyin yapmasını men’ ve yalnız mevlid okunmasına izn verdi.)

Mûsâ aleyhisselâmdan sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar. Tevrâtı değişdirdiler. (Talmud) denilen din kitâbı yazdılar ki, (Mişnâ) ve (Gamârâ) diye iki kısmdır. (Mîzân-ül-mevâzîn) kitâbı, yehûdîlerin ve hıristiyanların ellerindeki Tevrât ve İncîl dedikleri kitâbların Allah kelâmı olmadıklarını isbât etmekdedir. Kitâb fârisîdir. İkiyüzelliyedinci sahîfesinde diyor ki, (Yehûdî i’tikâdına göre, Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma, Tûr dağında Tevrât kitâbını verdiği gibi, ba’zı ilmleri de ilhâm eylemiş. Mûsâ, bu ilmleri Hârûna, Yûşa’a ve El-Ye’âzâra bildirmiş. Bunlar da, sonra gelen peygamberlere ve nihâyet mukaddes Yehûdâya bildirmişler. Bu da, mîlâdın ikinci asrında, bu ilmleri, kırk senede, bir kitâb hâline getirmiş. Bu kitâba (Mişnâ) denilmiş. Mîlâdın üçüncü asrında Kudüsde ve altıncı asrında Bâbilde Mişnâya birer şerh yazılmış. Bu şerhlere (Gamârâ) denilmiş. Mişnâ ile iki Gamârâdan birini, bir kitâb hâline getirip, bu kitâba (Talmud) demişlerdir. Kudüs Gamârâsından meydâna gelen Talmuda (Kudüs Talmudu), Bâbil Gamârâsından meydâna gelene (Bâbil Talmudu) demişlerdir. Hıristiyanlar bu üç kitâba düşmandır. Bu düşmanlıklarının sebeblerinden birisi, Îsâ aleyhisselâmı asmak için hâzırladıkları çarmıhı taşıyan ve çarmıha gerilme hâdisesinde bulunan Şem’un, Mişnâyı rivâyet edenler arasındadır derler. Talmudda müslimânların inandığı şeyler de bulunduğu için, hıristiyanlar, müslimânları bu bakımdan da inkâr ediyorlar.) Yehûdîler kendi din adamlarına (Haham) derler. El-Ye’âzâr, Şuayb aleyhisselâmın oğlu idi. 22, 43, 64, 92, 99, 105, 356, 370, 372, 379, 389, 448, 452, 488, 522, 693, 694, 695, 714, 715, 908, 913, 1034, 1044, 1082, 1101, 1105.

MÛSÂ CÂRULLAH BEYKIYEF: Rusyada dinde reformcudur. Ehl-i sünnet düşmanıdır. (Fâideli Bilgiler)e bakınız!

684 MÛSÂ KÂZIM: Oniki imâmın yedincisidir. Ca’fer-i Sâdıkın oğlu, imâm-ı Alî Rızânın babasıdır. 128 [m. 745] de Medînede tevellüd ve 183 [m. 799] de Bağdâdda habshânede vefât etdi. Kâzimiyyededir. Mehdî, sonra Hârûn Reşîd kendisini Medîneden Bağdâda getirip habs etdiler. İsmâ’îliyye fırkası bunun imâmlığını inkâr etdi. 61, 455, 1061, 1084, 1162.

685 MÜSEYLEME-TÜL KEZZÂB: Yemâmede, Peygamber olduğunu iddi’â eden bir yalancıdır. Önce îmâna gelmişdi. Mürted oldu. Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” hilâfetinin ikinci senesinde, Hâlid bin Velîdin askeri ile Yemâmede büyük muhârebe yapdı. Mürtedlerden yirmibin, müslimânlardan ikibin kişi öldü. Müseyleme askeri mağlûb oldu. Hazret-i Hamzanın “radıyallahü anh” kâtili olan Vahşî, hazret-i Hamzayı şehîd etmiş olduğu kılınc ile Müseylemeyi öldürdü. Hazret-i Ömerin büyük kardeşi Zeyd bin Hattâb bu muhârebede bayrak taşıyordu. Bu ve hatîb-i nebevî Sâbit bin Kays Ensârî ve Ebû Dücâne ve Ebû Huzeyfe-tebni Utbe ve üçyüzaltmış Muhâcir ve o kadar Ensâr ve binden fazla Tâbi’în şehîd oldu. Yetmişden ziyâdesi kurrâ hâfız idi. 423, 1090, 1091, 1187.

686 MÜSLİM “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Ebül-Hüseyn Müslim bin Haccâc Kuşeyrî, Şâfi’îdir. Hadîs âlimlerinin en üstünlerindendir. 206 [m. 821] da Nîşâpûrda tevellüd, 261 [m. 875] de orada vefât etdi. (Sahîh-i Müslim) kitâbı, (Buhârî)den sonra, müslimânların en kıymetli temel kitâbıdır. İçinde yedibinikiyüzyetmişbeş [7275] hadîs vardır. Bu iki kitâba (Sahîhayn) denir. İmâm-ı Buhârî ile Nîşâpûrda buluşdu. 193, 386, 423, 476.

687 MUSTAFÂ ÂTIF: Defterdâr Mustafâ Âtıf efendi, İstanbulludur. [1104] de Vefâda kütübhâne yapdı. 1155 [m. 1742] senesinde vefât etdi.

688 MUSTAFÂ BEKRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Kutb-üd-dîn Mustafâ bin Kemâlüddîn 1099 [m. 1688] da Şâmda tevellüd, 1162 [m. 1749] de orada vefât etdi. Fıkhı Abdülganî Nablüsîden, tesavvufu Abdüllatîf-i Halvetîden aldı. Yazdığı kitâblar [222] yi aşmakdadır. (El-hikem-ül-ilâhiyye vel-mevârid-ül-behiyye) ve (El-vasıyyet-ül-celiyye) ve (Ber-ül-eskâm) kitâbları çok kıymetlidir. 458.

689 MUSTAFÂ HÂN-II: Sultân dördüncü Muhammedin oğlu, birinci Mahmûd ile sultân üçüncü Osmânın babalarıdır. 1074 [m. 1664] de tevellüd, 1115 [m. 1703] de vefât etdi. [1106] da halîfe oldu. Yeni Câmi’ yanında, Turhan sultân türbesindedir. Babası da bu türbededir. Mustafâ hânın silâhdârı olan Çorlulu Alî pâşa tarafından tersâne içinde iki katlı bir câmi’ yapılmışdır. Mihrâbı üstünde Kâ’be taşı yerleşdirilmişdir. İkinci Mustafâ hânın zevcesi Sâliha sultân, oğlu Birinci Mahmûd hân zemânında, Azabkapısı dâhilinde sebîl ve çeşme, hamâm, mekteb yapmış ve Arab câmi’ini tecdîd ve tevsî’ eylemişdir. Ta’mîr târîhinin [1147] olduğu, şâdırvânı etrâfındaki beytlerde yazılıdır. 347, 622, 1184, 1188.

690 MUSTAFÂ HÂN-III: Sultân üçüncü Ahmedin oğlu, üçüncü Selîm hânın babasıdır. 1129 [m. 1717] da tevellüd, 1187 [m. 1774] de vefât etdi. [1171] de halîfe oldu. Yapdırmış olduğu Lâleli câmi’inin yanındaki türbededir. Dört kerîmesi ile iki oğlu da buradadır. Fâtih câmi’ini yeniden yapdırdı. Çakmakçılar yokuşunda kendi adında bir câmi’i vardır. [1174] de Kâdî-köy İskele câmi’ini yapdırdı. [1177] de Pâşa-bağçe İncirliköy câmi’ini yapdırdı. Üsküdârda Ayazma câmi’ini de [1174] de yapdırmışdır. 1167, 1176, 1184.

691 MUSTAFÂ NÂİLÎ: Sultân Abdül’azîz hân zemânında sadr-ı a’zam [Baş vekîl] idi. Kabri Fâtih Câmi’i yanındadır.

692 MUSTAFÂ REŞÎD PÂŞA: 1262 [m. 1846] da sadr-ı a’zam oldu. 1274 [m. 1857] de öldü. 1252 de Londra sefîri iken mason oldu. Bir sene sonra hâriciye nâzırı oldu. İngilterenin Osmânlı sefîri lord Rading ile berâber hâzırladıkları (Tanzîmât fermânı)nı sultân Abdülmecîd hâna tasdîk etdirerek, Osmânlı türklerinin din, ahlâk, fen, teknikdeki muvâffakıyyetlerine büyük darbe indirdi. 26 Şa’bân 1255 [m. 1839] da Gülhâne meydânında okunan bu fermâna göre, birçok şehrlerde mason locaları açılarak, gençler dinsiz yetişdirilmeğe başlandı. Medreselerden fen dersleri kaldırılarak, din adamları câhil bırakıldı. İktisâd doktoru profesör Ömer Aksu, 22 Ocak 1989 târîhli Türkiye gazetesine verdiği beyânâtda, (Bizde batılılaşma hareketinin başlangıcı olarak, 1839 Tanzîmât fermânı gösterilir. Biz, batıdan almamız gereken şeyin teknoloji olduğunu, kültürün ise millî olması gerekdiğini görememişiz. Batılılaşma hareketine, hıristiyanlığı benimseme olarak bakmışız. İngilizlerle yapdığı ticâret anlaşması, sanâyileşmemize büyük darbe vurmuşdur) demekdedir. 1048.

693 MUSTAFÂ SABRÎ “rahmetullahi teâlâ aleyh”: İslâm halîfelerinin sonuncusu olan sultân Vahîdeddîn hân zemânındaki islâm âlimlerindendir. Tokad meb’ûsu idi. 4 Mart 1337 [m. 1919] de şeyh-ul-islâm oldu. Yedi ay sonra yerine Hayderî zâde İbrâhîm efendi geçdi. 31 Temmuz 1920 de ikinci def’a şeyh-ul-islâm olup, iki ay sonra yerine, son şeyh-ul-islâm olan Medenî Mehmed Nûrî efendi geçdi. Kayseri medresesinde Divrikli hâcı Emîn efendiden ders okudu. [1277] de Tokadda tevellüd, 1373 [m. 1954] de Mısrda vefât etdi. 1340 [m. 1922] senesinde, İstanbuldan Kâhireye hicret etdi. Orada yazdığı arabî eserleri ile, zemânının âlimlerini hayretde bırakdı. (Mevkıf-ül’akl) kitâbı dört cilddir. Burada Abduhun islâmı yıkmak için çalışdığını göstermekde, fikrlerini red etmekdedir. 399, 461, 486, 1072, 1122, 1193.

694 MUTRİF BİN ABDÜLLAH “rahmetullahi teâlâ aleyh”: Tâbi’îndendir. Çok takvâ sâhibi idi. Doksanbeş 95 [m. 714] senesinde vefât etdi. 694.