eXTReMe Tracker
ALİMLERİN DİNDEKİ YERİ

 

 “Âlimlere tabi olun!”

 

İslamiyetin nakil dini olduğunu, yani dini bilgilerin Allahü teâlâdan vahiy yolu ile Peygamber Efendimize geldiğini, dini tebliğde muhatabın O olduğunu, Kur’an-ı kerimin gerçek tefsirini sadece O’nun yapabileceğini bildirmiştik.

Nasıl ki, Kur’an- kerimin muhatabı peygamber Efendimiz ise, Kur’an-ı kerimin tefsiri olan, Hadis-i şeriflerin muhatabı da alimlerdir. Bizler, doğrudan Kur’an-ı kerimden hüküm çıkartamayacağımız gibi, hadis-i şeriflerden de doğrudan hüküm çıkartamayız. Bizler alimlerin çıkarttığı hükümlerle ancak amel edebiliriz.

Mahkemelik bir işimiz olduğunda, hemen ilgili kanuna, Anayasaya müracaat etmeyip avukata başvuruyor isek; sağlık problemimiz olduğunda, uzmam doktara mücaat edip, onun bilgisinden tecrübesinden istifade ediyorsak, dinimize ait emir ve yasaklarda konunun uzmanı olan, fıkıh alimlerine müracaat etmemiz gerekir. Akıl da mantık da bu yolu gösterir.

Sağlık problemimizi tıp kitaplarından kendimiz halletmeye kalktığımızda canımızdan olduğumuz gibi, dinimize ait meselelerde de, âlimleri devre dışı bırakıp doğrudan Kur’a-ı kerim ve Hadis-i şeriflerle halletmeye kalkarsak, dinimizi, imanımızı kaybederiz.

Bunun için dinimizde alimin yerini nedir, önemi nedir? Biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum. Kur'an-ı kerimi anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç olduğu gibi, hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Zaten Peygamber efendimiz, İslâma, Kur'ana tabi olmak isteyenin bir âlime, bir mezhebe bağlanmasını emrediyor. “Âlimlere tabi olun!” buyuruyor.

Allahü teâlâ da, âlimlere uymayı emrediyor, “Âlimlere sorun!” ve “Peygamberin emrettiğini yapın, yasakladığından sakının!” buyuruyor. (Nahl 43, Haşr 7)

Ahmed Tahtavi hazretleri, Kur'an-ı kerimdeki, “Allahın ipine sarılın!” emri, “Fıkıh âlimlerinin, bildirdiklerine uyun!” demektir,  buyurdu. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

“Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.” (Ankebut 43) “Bilmiyorsanız âlimlerden sorun!” (Nahl 43) “Bunun hükmünü peygambere ve ülül-emre (âlimlere) sorsalardı, öğrenirlerdi.” (Nisa 83) Ayet-i kerimesinde geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de “Ülül-emr, fıkıh âlimleridir” buyurdu.  

 

geri    mezhep    ileri