eXTReMe Tracker

Kelime kelime tercüme yapılamaz

 

Kelime kelime Kur’an-ı kerim tercümesi, meali yapılamaz. Çünkü, birçok kelimeler, her ilmde, başka ma’nâya kullanılır. Meselâ, zâlimler kelimesi tefsîr ilminde, kâfirler demekdir. Fıkh ilminde, başkasının hakkına saldıran kimselere denir. Tesavvufda ise, ayrı ma’nâsı vardır. O hâlde, bir ilme âid bir kitâbı okuyup anlıyabilmek için, önce kelimelerin bu ilmdeki husûsî ma’nâlarını bilmek lâzımdır.

Bunun için, birkaç sene Mısırda, Bağdadda bulunup da argo lisânı arapça öğrenenlerin ve eline bir ceb lügati alıp da, Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri tercümeye kalkışan yeni din âlimlerinin(!), para kazanmak için yapdıkları tercüme ve tefsîrler, bozuk ve zararlı olmakdadır. Böyle yapmakla asra göre tefsir, meal yazılmış olmaz.

Asrımızdaki insana göre kitap yazılacaksa, İslâm âlimlerinin kitapları aynen alınır, günümüzde kullanılan kelimelerle, buluşlarla açıklanabilir. Mesela; müşrikler Peygamber efendimize, “Mescid-i Aksanın kaç kapısı, kaç penceresi vardı?” gibi suâller sormuşlardı. Fakat Resulullah efendimiz Miraca giderken etrafına bakmadığı için bunları görmemişti. Cebrail aleyhisselam Mescid-i Aksayı gözünün önüne getirince bakıp sorduklarına cevap verdi. Bu hadise anlatılırken, “Televizyonda görür gibi görmüştü.” denebilir. Bu şekildeki bir açıklamaya da "Asrın Tefsiri" veya "Çağdaş Tefsir" denmez.

Mecellenin Dürer-ül-hükkam şerhinde “Zamanın değişmesi ile, örf ve adete dayanan hükümler değişebilir. Nassa, dayanan hükümler zamanla değişmez.” deniyor. İmam-ı Rabbanî hazretleri de buyuruyor ki: “Bazıları, yapacakları değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannediyorlar. Ortaya bid'atler çıkarıyorlar. Bid'atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değildir. Kâmildir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

“Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmiyeti vermekle razı oldum.” (Maide 3). Dini noksan sanıp, tamamlamaya, (asra göre, çağdaş tefsir yazmaya) çalışmak bu ayet-i kerimeye inanmamak olur.”

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Asırlardır din, meallerden, Kur’an tercümelerinden değil, fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Dinimizi doğru olarak öğrenebilmek için, bu sağlam yolu devam ettirmemiz, çıkmaz yollara sapmamamız şarttır. Çıkmaz yollara sapan, kurda kuşa yem olmaya mahkûmdur.

 

geri    kadınaile    ileri