Kişinin aşiretini  müdafaa etmesi
701. Şürekâ bin Mâlik (r.a.) rivayet  ediyor:
Sizin en hayırlınız, günaha girmemek şartıyla aşiretini mü-dafaa  edendir.
Ebû Dâvud, Edeb: 113.
Kişi öfkelendiğinde ne  demeli?
702. İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Biriniz  öfkelendiğinde, “Eûzü bil 1 ahi mine’ş-şeytân i’r-ra-cîm derse, öfkesi  gider.”
Kime dört şey verilmişse, dört şey daha  verilmiştir
703. İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  (s.a.v.) “Kime dört şey verilmişse, ona dört şey daha verilmiş demektir”  buyurdu. Sonra da bu sözünü Kur’ân’dan âyetlerle açıkladı. Şöyle  buyurdu:
“Kime Allah’ı zikretme nasib edilmişse, Allah da onu anar. Çünkü  Allah Kur’ân’da, ‘Beni zikredin ki, Ben de sizi rahmetimle anayım”  buyuruyor.
“Kime dua yapmak nasib edilmişse, kendisine cevap verilecektir.  Çünkü Allah Kur’ân’da, ‘Bana dua edin, size cevap vereyim’2 buyuruyor.
“Kime  verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse, fazlası verilecek demektir. Çünkü  Allah Kur’ân’da, ‘Şükrederseniz daha çok veririm’3 buyuruyor.
“Kime istiğfar  etmek nasib edilmişse, o bağışlanacak demektir. Çünkü Allah Kur’ân’da,  ‘Rabbinizden af dileyin, çünkü O çok bağışlayıcıdır’4 buyuruyor.
Duaya  üç halden biri ile cevap verilir
704. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet  ediyor: Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah’a duâ etsin de, Allah duâsma şu üç  halden biri ile cevap vermesin: Kişi duâ ettiğinde Allah onun karşılığını ya  dünyada acilen verir veya âhirete erteler ya da yaptığı duâ kadar o kuldan bir  musibeti giderir.
Müsned, 3:23 (11117.)
Peygamberimiz ümmeti  hakkında en çok kimlerden korkuyor?
705. Ali (r.a.) rivayet  ediyor:
Ümmetime mü’min ve müşrikten zarar gelmesinden endişe etmiyorum.  Çünkü mü’minin imanı kötülük yapmasına engel olur. Müşriğin de küfrü açık olduğu  için zararı dokunmaz. Fakat size güzel konuşan münafıktan zarar gelmesinden  korkarım. O, dili ile sizin inandığınızı söyler, fakat inkar ettiğiniz şeyleri  yapar.
Günahlara keffâret olan şey
706. Enes bin Mâlik (r.a.)  rivayet ediyor: Bir adam Resûrullaha (s.a.v.) şöyle dedi:
“Ey Allah’ın  Resulü, benim yapmadığım, etmediğim günah kalmadı. Nefsimin istediği her şeyi  yaptım.”
Resûlullah (s.a.v.) “Sen, ‘Allah’tan başka ilah yoktur; Muhammed  Onun Resulüdür’ demiyor musun?” buyurdu.
O zât, “Evet, söylüyorum” cevabını  verdi.
Resûlullah (s.a.v.), “Bu bütün onları yok eder”  buyurdu.
Resûlullah havuz başında ümmetini bekleyecek
707. Enes  bin Mâlik (r.â.) Resûlullahm şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
“Benim havzım  var, ben onun başına sizden önce acele İle varacağım.”
Müslim, Fezâil:  26.
Resûlullahın sevdiklerini sevmek
711. Abdullah bin Cafer  (r.a.) Resûlullahin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet  ediyor:
Biriniz, ben sevdiğimden dolayı sizi sevmedikçe iman etmiş  olmaz.
Ism-i A’zam ile dua etmek
712. Enes bin Mâlik (r.a.)  rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), Benî Züreyk’ten birisi olan Ebû Aişe  Zeyd bin Sâmit’e uğradı. O oturmuş şöyle duâ ediyordu:
“Allah’ım, hamd Senin  içindir. Senden başka ilah yoktur. Ya Mennan! Ey gökleri ve yeri hiç yoktan,  modelsiz ve benzersiz bir surette yaratan! Ey sonsuz büyüklük büyüklük, azamet  ve yücelik sahibi!”
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) beraberinde olanlara  hitaben, “Adamın ne ile duâ ettiğini biliyor musunuz?” buyurdu.
Onlar, “Allah  ve Resulü bilir” dediler.
Şöyle buyurdu:
“Şüphesiz o kimse, Allah’a o  isimle duâ edildiğinde icabet ettiği, o vesile edilerek isteyene isteği verilen  İsm-i A1-zam’la [en büyük ismi ile] dua etti.”
Ressamlık
713.  İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Ressamlar kıyamet gününde diriltilir ve  onlara “Haydi yarattığınız [yaptığınız] şeylere can verin” denilir.
Buharı,  Tevhid:56, Libas:89, Müslim, Libas: 103; Nesâî, Zînet: 114
Duâ bir  ibâdettir
714. Nu’man bin Beşîr (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  (s.a.v.) “Duâ ibâdettir” buyurdu. Sonra, “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin,  size cevap vereyim. Bana ibâdet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, hor ve hakîr  olarak Cehenneme girecekler”1 âyetini okudu ve “Yani duâ etmeyi kibirlerine  yediremeyenler” buyurdu.
Misvak kullanmak
715. Huzeyfe bin  Yeman (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah gece kalktığında dişlerini misvakla  ovardı.
Kurâna sımsıkı sarılmak
716. Cübeyr bin Mut’im, babası  Mut’im’den (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ile beraberdik.  Cuhfe’de Resûlullah (s.a.v.) yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu:
“Siz Allah’tan  başka ilah olmadığına, Onun tek olduğuna ve ortağı bulunmadığına, benim Allah’ın  Resulü olduğuma, Kur’ân’ın Allah tarafından geldiğine şahitlik etmiyor  musunuz?”
Biz, “Evet, ediyoruz” dedik. Sonra şöyle buyurdu:
“Muhakkak bu  Kur’ân’ın bir tarafı Allah’ın kudret elinde, diğer tarafı da sizin elinizdedir.  Ona sımsıkı sarılın. Böyle yaparsanız ondan sonra hiçbir zaman helak olmaz ve  dalâlete düşmezsiniz.”
Hayırlı kul, borcunu güzel şekilde  ödeyendir
717.. Ebû Hümeyd es-Sadî (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  selem yoluyla bir çeşit hurma çeşidi aldı. Ö-denme vakti geldiğinde adam borcunu  istemişti. Resûlullah ona, “Bu gün ödeme imkanımız yoktur. Dilersen bize biraz  zaman tanı. Bir şey geldiğinde onu sana ödeyelim” buyurdu. Adam “Vay! Sözde  durmayişa bakın!” dedi. Bunun üzerine Ömer öfkelendi. Resûlullah ona. “Bırak  bizi ey Ö-mer! Şüphesiz hak sahibinin konuşmaya hakkı vardır” buyurdu.
Sonra  Havle binti Hakîm’e, “Yanında hurma varsa bize borç olarak ver” diye haber  gönderdi. Havle, gelenlere, “Allah’a yemin ederim ki yanımda ihtiyaç için  sakladığımdan başka yoktur” dedi. Bunu Resûlullaha haber verdiler.
Resûlullah  alacaklısına, “Hakkını tam aldın mı?” diye sordu. O kimse, “Evet, tam verdin ve  gönlümü de aldın” cevabını verdi. Sonra Resûlullah (s.a.v.) şöyle  buyurdu:
“Allah’ın kullarından Allah’ın yanında en hayırlısı, borcunu güzel  bir şekilde ödeyen ve alacaklının gönlünü alandır.”
Ayrılırken selâm  vermek
718. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Biriniz oturan bir  topluluğa geldiğinde selâm versin. Bir işi olup da çıkmak istediğinde yine selam  versin. Bu selâmlardan birincisi diğerinden daha üstün değildir.
Ebû Dâvud,  Edeb: 139.
Resûlullahın valilere nasihati
719. Ebû Mûsâ ve Muâz  bin Cebel (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bizi Yemen’e  gönderdiğinde şöyle buyurdu:
“Gidiniz. Birbirinize itaat ediniz. Birbininize  karşı gel-meyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Kolaylaştırımz,  güçleştirmeyiniz.”
Camiüs-Sagîr, 3:395.
Haricîler
720. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
Ahirzamanda  yaşları genç ve hülyaları bozuk bir grup çıkacak. Kâinatın Efendisinin sözünü  [hadis] söyleyecekler. Onların imanları boğazlarından aşağıya geçmeyecek. Onlar  okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar. Onlara ulaştığınızda onları öldürün.  Eğer onları öldürürseniz sevap kazanırsınız.
Resûlullahın vefatından  sonra dinden dönenler oldu
721. Âişe (r.a.) şöyle diyor:
Resûlullah  (s.a.v.) vefat etti, Araplar dinden döndü, nifak tırmandı. Eğer babamın üzerine  çöken şey yüksek dağların üzerine çokseydi, şüphesiz dağı paramparça  ederdi.
Borçtan Allah’a sığınmak
722. îbni Abbas (r.a.)  Resûlullahm (s.a.v.) şöyle duâ ettiğini bildirir:
Allah’ım, borç altında  ezilmekten Sana sığınırım.
Bâzı musibetler günahların  neticesidir
723. Berâ bin Âzib (r.a.) rivayet ediyor:
Bir damarın veya  gözün uğradığı her ıztırap bir günah karşılığıdır. Allah’ın günah karşılığında  kişiye çektirmediği ıztırap ise daha fazladır.
Toprak parçasını  gasbetmek
724. Ya’la bin Mürre (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle  buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Kim haksız olarak bir karış veya daha  az bir yeri gasbe-derse, kıyamet günü yedi kat yerin altına kadar o yeri  taşıyarak gelir.
725. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
İnsanlarla  sürtüşmekten sakın! Çünkü bu iyi hasletleri örter, çirkinleri ise su yüzüne  çıkarır.
izah
Hibeden dönmek
726. Câbir (r.a.) rivayet  ediyor:
Hibe ettiği bir şeyden dönen, kusmuğunu geri yiyen kimse  gibidir.
Ebû Dâvud, Büyü: 83; Buharı, Hibe: 14, 30; Hiyel: 14; Müslim, Hibât:  5; Tirnıizî, Büyü: 52; Afeşâf, Hibe: 2;
Peygamberimizin bâzı mühim  tavsiyeleri
727. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Ey Ebû Hüreyre!  Allah’ın sana takdir ettiği rızka razı ol, zengin olursun. Şüpheli şeyleri terk  et, Allah’a gerçek kul olursun. Kendin için sevdiğim insanlar için de sev,  mii’min olursun. Komşularına iyilik et, gerçek Müslüman olursun. Çok gülmekten  sakın. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür. Kahkaha şeytandan, tebessüm ise  Allah’tandır.
Ümmetler ne zaman helak olur?
728. Abdullah bin  Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bir ümmet Allah’a ortak koşuncaya kadar asla  helak olmaz. Allah’a şirk koşan bir ümmetin bu şirki de, kaderi inkar etmeyle  başlar.
Rükû ve secdeleri tam yapmak
729. Ebû Hüreyre (r.a.)  rivayet ediyor:
Resûluîlah (s.a.v.) kişinin namazda rükû ve secdeleri tam  yapmamasını yasakladı.
Allah her şeyde güzelliği  emretmiştir
730. Şeddad bin Evs (r.a.) rivayet ediyor: Muhakkak Allah  herşeyde güzelliği emretmiştir. Öyle ise öldürdüğünüzde güzel bir şekilde  öldürün. Hayvan kestiğinizde kesimi güzel yapınız. Hayvan kesecek olan bıçağını  iyice keskinleştirsin ve keseceği hayvana eziyet vermesin.
Müslim. Sayd: 57;  Tırmitu Diyal: 14; Ebû Dâvud, Edâhî, 12; NesM, Danaya 22; Ihni Mâce, Zebâih: 3;  Dârimî, Edâhî: İ0; Müsned,
Kendine verilmeyenle tok  görünmek
731. Aişe (r.a.) rivayet ediyor:
Kendisine verilmeyenle tok  gürülen iki sahte elbise giyen gibidir.
Buharı, Nikâh; 106; Müslim, Libas:  126, 127; Ebû Dâvud, Edeb: 191.
Peygamberliğin yirmi dört parçasından  biri
732. Abdullah bin Serces (r.a.) rivayet ediyor:
İstikâmet üzere  olmak, güzel haslet, düşünerek, sabırla hareket etmek ve her hususta orta yolu  tutmak, peygamberliğin yirmi dört parçasından bir parçadır.
Tirmizî, Birr:  66.
Dinde aşırı gitmemek
733. Enes (r.a.) rivayet ediyor:  Dininizin en hayırlısı kolay olanıdır.
Merhamet
734. Üsâme bin  Zeyd (r.a.) Resûluîlahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Merhamet  etmeyene merhamet edilmez.
Buharı, Edeb: 18; Müslim, Fczâli: 64, 65; Tirmizİ  Birr: 12; Ebû Dâvud, Edeb: 156.
Peygamberimizin bu sözü söylemesinin  sebebi şu hadisedir: .
Resûlullah torunu Hz. Hasan’ı öpmüştü. O sırada orada  bulunan Akra’ bin Habis bunu tuhaf karşılayarak, “Benim on tane çocuğum var.  Fakat onlardan hiçbirini öpmedim” dedi. Bunun üzerine Resûlullah yukarıdaki sözü  söyledi.
Resûluîlahın Akra’ya, “Allah kalbinden merhameti çıkardı ise ben ne  yapabilirim?” dediği de rivayet edilir.
Yüce Allah bir âyette “İyiliğin  karşılığı ancak iyilik değil midir?” buyurmuştur.1 İyiliğin karşılığı iyilik  olduğu gibi, merhametin karşılığı da merhamettir. Kim dünyada insanlara,  çocuklara, hayvanlara merhamet etmezse, âhirette de kendisine rahmetle muamele  edilmez. Allah böylelerine merha-metle bakmaz.
Buna göre kişinin başkalarına  göstereceği merhamet, “İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz”2  âyetine de uygun o-larak geri kendisine dönecektir.
Konu ile ilgili daha  birçok hadis vardır. Bunlardan birisi, “Allah insanlara merhamet etmeyene  rahmette bulunmaz” şeklindedir.^ Bir başka hadis ise şu mealdedir:
“Allah  merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyle ise sizler yeryüzündekilere  karşı merhametli olun ki, göktekiler de size rahmet etsinler.”4
Hadiste geçen  “gökteki lef’den maksat meleklerdir. Meleklerin insanlara rahmeti, onlar için  Allah’tan bağışlanma talep etmeleridir.
Başka bir hadiste merhametin ancak  ebedî hüsrana uğrayan kimselerin kalbinden çıkarıldığı bildirilmiştir.5
1.  Rahman Sûresi, 60.
2. tsrâ Sûresi, 7.
3. Buharı, Tevhid: 2, Edeb: 27;  Müslim, Fezâil: 66; Tirmizî, Birr: 16.
4. Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb:  66.
5. Tirmizî, Birr: 16; Ebû Dâvud, Edeb: 66.
Peygamberimize  rüzgarla yardım edildi
735. Enes (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle  buyurduğunu rivayet ediyor:
Bana saba rüzgarı ile yardım edildi. Âd kavmi ise  debur (karayel) ile helak edildi.
İzah
Müşrikler 10.000 kişi gibi,  kalabalık bir ordu ile Medine üzerine yürümüşlerdi. Medine’de bulunan Yahudiler  ve münafıklar da müşriklere yardımcı olmuşlardı. Uzun süren kuşatma neticesinde  Müslümanlar çok büyük sıkıntılar geçirdiler, kendileri şehir dışında düşmana  karşı dururlarken, Medine’deki aileleri için endişe dolu anlar yaşadılar.  Nihayet Allah’ın yardımı, yetişti. Bu, hadiste de ifâde edilen “saba” rüzgarı  idi. Şiddetle esen rüzgar, müşriklerin karargahını yerle bir etti. Müşrikler  telaşla sağa sola kaçtılar ve kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. Bu yardım  Kur’ân-i Kerim’de şöyle haber verilir:
“Ey iman edenler! Hatırlayın Allah’ın  size olan nimetini ki, düşman orduları size saldırdığında, Biz onların üzerine  bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik.”6
Hadiste, Allah’ın Âd  kavmini de karayel ile helak ettiği bildirilmektedir. Âd kavmi, Hz. Hûd’un  (a.s.) kavmidir. Hz. Hûd onları doğru yola çağırmış, fakat onlar kendisini  dinlememişti. Yüce Allah da peygamberlerini dinlemeyen bu kavme şiddetli bir  rüzgar göndererek onları helak etti.
6. Ahzâb Sûresi, 9.
Peygamberimizin bir duası
736. Ali (r.a.) rivayet  ediyor:
Allah’ım, kulağımdan ve gözümden ölünceye kadar beni istifade ettir.  Dinimde* bana afiyet ver. Beni yaşattığın hal üzere hasret. Hakkımı alıncaya  kadar zulmedene karşt bana yardım et.
Allah’ım, dinimi** Sana teslim ettim.  Yüzümü sadece Sana çevirdim. İşimi Sana havale ettim. Sırtımı Sana dayadım.  Senin azabından kurtuluş ve korunma yalnızca Senin merhametine sığınmakla olur.  Ben Senin gönderdiğin peygambere ve indirdiğin kitaba iman  ettim.
Dünyada nefsin her istediğini yapmak
737. Berâ bin Âzib  (r.a.) rivayet ediyor:
Dünyada her istediğini yapıp nefsini tatmin eden  kimse, âhirette istediği nimetlere kavuşmaktan mahrum bırakılır. Gözünü  zenginlerin lüks yaşayışına dikip, onlar gibi yaşamak isteyen kimse, gökteki  meleklerin katında hakîr olur. Sıkıntıda olan kimse, şikâyet etmeden güzelce  sabrederse, Allah onu Firdevs Cennetinde istediği yere  koyar.
Rablerinin rızâsını dileyerek Ona yalvaranlar
738. Ibni  Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Abdullah bin Revaha arkadaşlarıyla Allah’ı  anarken Re-sûlullah (s.a.v.) onları ziyaret etti. Onlara, “Siz o kimselersiniz  ki, yanınızda oturmaya sabretmemi Allah bana emir buyurdu” dedi. Sonra da şu  âyeti okudum
“Sabah akşam Rablerinin rızâsını dileyerek Ona yalvaranlarla  oturmaya sabret. Dünya hayatının zînetini arzulayıp da gözlerini onlardan  çevirme. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, hevâ ve hevesine uyan ve işinde  aşırılığa kaçan kimseye de boyun eğme.”1
Resûlullah (s.a.v.) sözlerine şöyle  devam etti:
“Şunu bilin ki, siz burada kaç kişi iseniz, sizin sayınız kadar  melekler de sizinle beraber oturuyorlar. Siz Allah’ı
Keh Sûresi, 28
teşbih  ve tenzih ettiğinizde, onlar da size katılır, siz Allah’a hamd ettiğinizde onlar  da hamd eder, siz tekbir getirdiğinizde onlar da tekbir getirirler. Sonra da  Allah’ın huzuruna yükselirler. Allah sizin şu halinizi onlardan daha iyi bildiği  halde Ona bunu şöyle ulaştırırlar:
“Ey Rabbimiz, Senin kulların ‘Sübhanallah’  dediler; biz de söyledik. ‘Allâhü ekber’ dediler; biz de söyledik,  ‘Elhamdülillah’ dediler; biz de söyledik.’*
Rabbimiz de onlara, “Ey  meleklerim! Şâhid olun ki, Ben onları bağışladım” der.
Onlar, “Onların  arasında günah işleyen filan ve filan kulların da var” derler. Allah şöyle  buyurur:
“Onlar öyle bir cemaattır ki, içlerinde bulunan hiç kimse eli boş  dönmez.”
Dört kısım kalp
739. Ebû Sâid el-Hudrî (r.a.)  Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kalpler dört  kısımdır. Bunlar:
1. Fıtrat üzere olan, içi imanla dopdolu olan kalp. Bunun  misâli, etrafa aydınlık saçan lambaya benzer. Bu, mü’minin kalbidir. O kandili  de nurludur.
2. Kılıflara konmuş ve ağzı mühürlenmiş kalb. Bu, kâfirin  kalbidir.
3. Tersyüz edilmiş kalptir. Bu, münafığın kalbidir. Önce iman  etmiş, sonra inkar etmiştir.
4. Terkedilmiş kalp. Bu kalpte iman da, nifak da  vardır. İman bu kalbde, tertemiz sulardan beslenen bir ağacı andırırken; nifak  da kan ve irin akıtan bir yaraya benzer. Artık hangisi bastırırsa, bu kalb onun  hükmü altına girer.
Akabe biati
740. Câbir bin Abdullah (r.a.)  rivayet ediyor:
Dayım Ced bin Kays, Akabe biati için Ensardan Resû-lullaha  giden yetmiş süvari arasında beni de götürdü. Resû-lullah (s.a.v.)yammıza geldi.  Amcası Abbas da yanında idi. Ona, “Ey Amca! Dayılarından söz al”  buyurdu.
Yetmiş kişi, “Ya Muhammed, Rabbin için bizden ne istiyorsan iste!  Kendin için de dilediğini iste” dediler.
Resûlullah (s.a.v.), “Rabbim için  istediğim, hiçbir şeyi ortak koşmaksizın sadece Ona ibâdet etmenizdir. Kendim  için istediğim de kendinizi koruduğunuz şeylerden beni de korumanızdır”  buyurdu.
Oradakiler, “Bunları yaparsak bizim için ne var?” diye  sordular.
Resûlullah (s.a.v.) “Cennet” buyurdu.
Kadını örten iki  şey
741. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.), “Kadını  iki şey örter” buyurdu.
“Onlar nedir?” denildi.
Resûlullah, “Beyi ve  kabir” buyurdu.
“Hangisi daha iyi örter?” denildi.
Resûlullah, “Kabir”  buyurdu.
Saçı kısaltmak
742. Câbir (r.a.) rivayet  ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) saçı dağınık bir adam gördü. “Biriniz kendini  niçin çirkinleştiriyor?” buyurdu ve eliyle saçını kısaltmasını işaret  etti.
Resûlullahın vefatında Hz. Fâtıma’nın sözleri
743. Enes  bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah vefat ettiğinde Hz. Fâtıma,
“Ey  Rabbine kendisinden daha yakın olan bulunmayan babam!
“Ey makamı Firdevs  Cenneti olan babam! “Ey vefatını Cebrail’e haber verdiğimiz babam!” dedi.  Buhârî, Megâzî, : 83; îbni Mâce, Cenâiz: 65; Nesâî, Cenâiz: 13; Müsned, 3:248  (13015); Dârimî, Mukaddime: 14 (88.)
Yeminin neticesi
744.  Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Yemin, ya günahı veya pişmanlığı netice  verir.
îbni Mâce, Keffâret: 5.
İnsanlar üç grup olarak  hasredilecek
745. Ebû Zer (r.a.) rivayet ediyor:
Doğru sözlü ve  doğruluğu tasdik edilmiş olan Muham-med (s.a.v.), bana şunu haber  verdi:
“Şüphesiz insanlar üç grup olarak haşredilecektir. Bunlardan bir grubu  yiyip içerek ve giyinik; diğeri yürüyerek ve koşarak; üçüncü grup ise melekler  onları sürükleyerek, ateş de arkadan onlan toplayarak.”
Resûlullah  Bedir Savaşında kimin nerede öldürüleceğini haber verdi
746. Ömer (r.a.)  rivayet ediyor:
Bedir Savaşı akşamında Resûlullah bize “Şurası yarın  in-şaailah filan müşrikin vurulup düşeceği yerdir, şurası falanın düşeceği  yerdir” buyurdu. Onu hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki, sayılanlardan  hiçbirisi onun haber verdiği yerden başka bir yerde ölmemişti. Müşrik ölüleri  birbiri üzerine bir kuyuya atıldılar. Resûlullah (s.a.v.) onların atıldığı  kuyunun başına geldi ve “Ey filan oğlu filan, ey filan oğlu filan Allah ve  Resulünün size vaad ettiği azabı buldunuz mu? Şüphesiz ben Allah’ın bana vaad  ettiği zaferi buldum” buyurdu.
Ömer “Ya Resûlallah, içerisinde ruh olmayan  cesetlerle nasıl konuşuyorsun?” diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.), “Siz benim  söylediğimi onlardan daha iyi işitmezsiniz. Ancak onlar bana cevap vermeye güç  yetiremezler” buyurdu.
Müslim, Cihad: 83; Ebû Dâvud, Cihad: 125; Nesâî,  Cenâiz: 117-
Aşure orucu
747. Alkame rivayet ediyor:
Aşure  gününde Abdullah bin Mes’ud’un yanına girdim. Tirid ve urak* yiyordu. “Ey Ebû  Abdurrahman, bugün A-sûre günü değil mi?” dedim. Şu cevabı verdi:
“Evet,  bugün Aşure. Biz Resûlullah ile beraber, Ramazan orucu farz olmadan Önce Aşure  gününde oruç tutardık. Ramazan orucu farz kılındığında bu hüküm kaldırıldı.  Otur! Sen de ye.”
Oturdum, ben de yedim.
Bir kıyamet  alâmeti
748. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
insanlar mescidleri ile  birbirlerine karşı övünmedikçe kıyamet kopmaz.
749. Abdullah bin Ömer  (r.a.) Resûfciirâhın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Üzerinde bir  parça et bulunan kemik.
Yağmur suyu ile sulanan arazilerde öşür; deve ile  sulananda ise yarım öşür vardır.
Ebû Dâvud, Zekât: 12; Buharı, Zekât: 55;  İbni Mâce, Zekât: 17; Tirmizl Zekât: 14; Müslim, Zekât:  7.
Resûlullahın hacılar için duası
750. Ebû Hüreyre (r.a.)  rivayet ediyor. Resûlullah (s.a.v.) şöyle duâ etti:
Allah’ım, hacıyı ve onun  bağışlanma dilediği kimseyi bağışla.
Haya imandandır
751. îmran  bin Husayn (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet  ediyor:
Haya imandandır, iman da Cennettedir. Hayâsızlık kabalıktandır. O da  Cehenneme götürür.
Buharı, îman: 16, Edeb: 77; Müslim, İman: 57, 59; Ebû  Dâvııd, Sünnet; 14; Tinnizi Birr: 56, 80; Nesâî, İman: 16.
Hastaya  sıhhat zamanında yaptığı ibâdetlerin sevabı yazılır
752. Ebû Musa (r.a.)  rivayet ediyor:
Şüphesiz Allah hasta tuttuğu sürece hastaya sağdığında  yapmaya devam ettiği amellerin sevabını daha fazla olarak yazar. Yolcuya da  evinde iken işlediği amelinin karşılığından daha güzelini verir.
Buharı,  Cihad: 134; Müsned, 4:4:552(19624.)
Buluğ çağına ermeden üç çocuğu  ölen kimse
753. Amr bin Abese (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle  buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:
Allah Teâla şöyle buyurdu: “Benim  rızam için sadaka verenlere sevgim hak olmuştur. Benim rızam için  yardımla-şanlara sevgim hak olmuştur. Hiçbir mü’min erkek ve müp-min kadın  yoktur ki, buluğ çağma ermeden üç çocuğu vefat etsin de Allah çocuklara olan  rahmetiyle o kişiyi Cennete sokmasın.
2. Câmiii’s-Sagîr, 1:445. 458 /  MU’CEMÜ’S-SAGÎR
Haricîler
754. Ebû Ümâme (r.a.) rivayet  ediyor:
Haricîler ateşin köpekleridir.
497, 670, 691 ve 720 numaralı  hadislere bakınız.
Peygamberimizin ümmetine düşkünlüğü
755. Ebû  Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Muaz bin Cebel Resûlullahi (s.a.v.) aramak için  çıktı. Ancak onu bulamadı. Evinde aradı bulamadı. Sokak sokak onu aradı. Onun  Sevap Dağında olduğu kendisine söylendi. Oraya çıktı. İnsanların Fetih Mescidine  çıkmak için yol e-dindikleri mağarada onu gördü. Baktı ki Resûlullah (s.a.v.)  secdede. Ben [Muaz] dağın tepesinden indim; o hala secdede idi. Ruhunumu teslim  etti diye aklıma kötü şeyler geldi. Başını kaldırınca, “Ya Resûlullah, aklıma  kötü şeyler geldi. Ruhunu teslim ettiğini sandım” dedim.
Resûlullah şöyle  buyurdu: “İşte burada bana Cebrail (a.s.) geldi ve ‘Allah sana selam söylüyor ve  ümmetine ne yapmamı istiyorsun?’ diye soruyor” dedi. Ben, “Allah daha iyi bilir”  dedim. Cebrail gitti, sonra tekrar geldi ve “Allah, ‘Ümmetin hakkında seni  üzmeyeceğim’ buyuruyor” dedi. Bunun üzerine secdeye kapandım. Allah’a  yaklaşmanın en iyi vesilesi secdedir.”
Nikahta kadının  izni
756. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.)  babalarının kendilerini zorla evlendirdiği bir bakire ve dulun nikahını iptal  etti.
Abdest günahları döker
757. Ebû Ümâme (r.a.) rivayet  ediyor:
Bir Müslüman abdest alırken elini yıkaması eli ile işlediği  günahlarına keffâret olur, yüzünü yıkaması gözü ile işlediği günahlarına  keffâret olur. Başını meshetmesi kulakları ile işlediği günahlarına keffâret  olur. Ayaklarını yıkaması ayağı ile işlediği günahlarına keffâret olur. Sonra  namaz kılarsa onun sevabı kendisine fazladan kalır.
İbni Mâce, Taharet: 6;  Müslim, Taharet: 32.
Resûlullahın hususiyetleri
758. Enes  (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha on yıl hizmet ettim. Olan herşeyi  Allah’tan bilip razı olduğu için yaptığım şeyi uygun bulup bulmadığını  anlayamadım. Şayet hanımlarından bâzıları, “Eğer şöyle şöyle yapsaydın.” “Niçin  şöyle şöyle yapmadın” derlerse, “Bırakın onu. Şayet o şeyi Allah dileseydi  mutlaka olurdu” buyururdu.
“Resûlullahın kendi nefsi için hiçbir zaman  intikam aldığını görmedim. Ancak Allah’ın bir yasağı çiğnendiği zaman yine Allah  için insanların en çok öfkeleneni olurdu.
“Kendisine iki iş arzedilse,  kolayında Allah’a isyan olmadığı takdirde en kolay olanını tercih ederdi. Kolay  da
olsa o şey Allah’a isyan ise o şeye karşı insanların en uzağı  olurdu.
Hacc-ı ekber
759. İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor:  Resûlullah (s.a.v.) hacda, Kurban bayramı gününde iki cemre arasında durdu ve  “Bu gün hacc-ı ekberdir” buyurdu.
.Buhârî, Edeh: 39.
Kulak  çınladığında salavat getirmek
760. Ebû Râfî (r.a.) rivayet ediyor:  Kulağınız çınladığında beni hatırlayıp bana salavât getirin.
Cami  yapmanın fazileti
761. Ebû Zer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle  buyurduğunu rivayet ediyor:
Kim Allah için “katat” kuşunun yuvası kadar bir  cami yapsa, Allah onun için Cennette bir köşk bina eder.
Resûlullahın  Medinelilere bereket duası
762, Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet  ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) Medine için, “Allah’ım, Ölçülen ve tartılan  şeyleri onlar için bereketlendir” diye duâ etti.
Nimetçe aşağıda  olanlara bakmak
763. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Nimetçe  kendinizden aşağıda olanlara bakınız, yukarıda olanlara değil. Çünkü kendinizden  aşağıda olanlara bakmanız, Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini küçümsememeniz  açı-sıdan daha uygundur.
Müslim, Zühd: 9; Tirmizî, Kiyâme: 58; İbni Mâce,  Zühd: 9.”
Kan dökmek helak olma sebebidir
764. Ebu’d-Derdâ  (r.a.) rivayet ediyor:
Mü’min, haram kılınan kanı dökmedikçe ibadetiyle  yaşayışında huzurlu ve salih bir insan olmaya devam eder. Haram kan döktüğünde  heîâk olur.
Yatsı namazını kılmadan uyumak
765. Ebû Berze  (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) yatsı namazını kılmadan önce  uyumayı ve kıldıktan sonra konuşmayı nehyetti.
Resûlullahın evi ile  minberi arasının fazileti
766. Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.)  şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Evimle minberim arası Cennet bahçelerinden  bir bahçedir. Minberim de Cennetin yüksek bahçelerinden biridir.
Buharı,  Salât-i FÎMescid-i Mekke: 5; Müslim, Hac: 502.
Ruhsatları kabul  etmek
767. Ebû’d-Derdâ (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullahın (s.a.v.) şöyle  buyurduğunu işittim:
“Allah bazı şeyleri farz kılmıştır, onları kaçırmayın.  Bazı sınırlar çizmiştir, onlan çiğnemeyin. Bir çok şeyde de unutmadan münezzeh  olduğu halde sükut etmiştir. Onlara kendinizi zorlamayın. Allah’tan bir rahmet  olarak o ruhsatları kabul edin.”
Gücü yetenin öfkesini  yutması
768. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Gereğini yapmaya  gücü yettiği halde öfkesini yutan kimseyi Allah kıyamet gününde hurilerden  seçmesi için serbest bırakır. Kim bir köleyi (kulu) evlendirirse Allah kıyamet  gününde onun başına saltanat tacı koyar.
Şüpheli şeylerden  sakınmak
769. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: ibâdetin en üstünü  dinî konularda ince anlayıştır. En üs tün dindarlık da şüpheli şeylerden  sakınmaktır.
Mahşer günü hesaba çekilmeyecek olanlar
770.  Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Üç grup insan vardır ki, kıyametin  dehşetli korkusu onları etkilemez. Onlar hesaba da çekilmezler. Yaratıkların  hesabı bitinceye kadar onlar miskten tepeler üzerindedirler. Bu üç grup:
1.  Allah rızâsı için imam olan ve cemaatin kendisinden memnun kaldığı imam.
2.  Allah rızası için insanları namaza çağıran müezzin.
3. Kendisiyle Rabbi ve  efendisi arasındaki haklara dikkat eden köle.
Ayıp örtmek
771.  Ebû Said el-Hudrî (r.a.) Resûlullahtan (s.a.v.) şunu işittiğini rivayet  ediyor:
Kim bir din kardeşinin bir ayıbını görür de onu örterse, Cennete  girer.
Ölmek üzere olanlara iman telkini
772. Ebû Hiireyre  (r.a.) rivayet ediyor:
Ölmek üzere olanlarınıza “Lâilâhe illallah (Allah’tan  başka ilâh yoktur)” cümlesini telkin ediniz. Ve “İmanında sebat et, sebat et!  Kuvvet ancak Allah’tandır” deyiniz.
Kur’ân okumanın ve ona uymanın  faydası
773. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Kim gece gündüz  Kur’ân okur, helâlini helâl, haramını haram bilirse Allah onun etini ve kanım  Cehenneme haram kılar. Kıyamet günü olunca da o Kur’ân kendisi için bir kurtuluş  vesikası olur.
Bedir Savaşına katılanların fazileti
774. Ebû  Seleme bin Abdurrahman babasından rivayet ediyor:
Talha bin Übeydullah Âmir  bin Füheyre hakkında ileri geri konuştu. Resûlullah (s.a.v.) onu şöyle ikaz  etti:
“Yavaş ol ey Ebû Talha! Çünkü senin gibi o da Bedir Savaşında bulundu.  En hayırlınız azâdlı kölelerine daha iyi davranandır.”
Mahşerden bir  sahne
775. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Kıyamet günü  peygamberler mahşer yerine gelmek üzere hayvanların sırtında diriltilirler.  Salih (a.s.) devesinin sırtında mahşer yerine sevk edilir. Çocuklarım Hasan ve  Hüseyin Adva isimli devemin sırtında sevkedilir. Ben Burak üzerinde  sevkediîirim. O, adımlarını gözümün görebildiği en uzak noktaya atar.
Bilal  Cennet develerinden bir devenin üzerinde sevk edilir. Net bir sesle,  şehadetlerin hakkını vere vere ezan okur. “Eşhedü enne Muhammedün Resûlullah=Ben  şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın Resulüdür” dediğinde gelmiş geçmiş bütün  mü’minler de aynı şehadeti getirirler. Bu, dünyada iken kendilerinden kabul  edilenlerden kabul, reddedilenlerden ise reddedilir.
İnsanlar kabirlerinden  kalktıktan sonra, kimi yaya, kimi bi-nekli, kimi de sürünerek olmak üzere  toplanma yeri olan mahşer meydanına sevk edileceklerdir. Hadis, bu sevk  esnasındaki bir sahneyi haber vermektedir. O da peygamberlerin hayvanların  sırtında diriltileceğidir. Hadiste açıkça haber verilmese de bu hayvanlar  Cennetten getirilecektir. Salih (a.s.) bir mucize olarak kayadan çıkardığı  devesinin üzerinde olacak, Hasan ve Hüseyin (r.a.) Resûlullahın Advâ isimli  devesinin üzerinde, Resûlullah da diğer peygamberlerden farklı olarak Burak ile  mahşer yerine gidecektir. Burak, Cennetten getirilen bir hayvandır.  Peygamberimiz miraca yükseldiğinde Mekke’den Mescid-i Aksa’ya Burak ile  gitmiştir. Hadiste, Burak’ın çok hızlı bir binek olduğuna dikkat  çekilmektedir.
Hadiste Resûlullahın müezzini Hz. Bilal’in de Cennet  develerinin birisinin üzerinde olacağı ve ezan okuyacağı, bütün Müslümanların  onun “Eşhedü enne Muhammedün Resûlullah” sözünü tasdik edeceği, ancak bunun  dünyada ezana lakayt kalanlardan kabul edilmeyeceği  bildirilmektedir.
Kölenin efendisi üzerindeki hakları
776. îbni  Abbas (r.a.) rivayet ediyor: Kölenin efendisi üzerinde şu üç hakkı vardır:
1.  Namazında acele ettirmemek.
2. Yemek yerken kaldırmamak.
3. Ve karnını  iyice doyurmak.
İkindi namazının sünneti
777. Ali (r.a.)  rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) ikindi namazından önce dört rekat namaz  kılardı.
Giyinmiş, fakat çıplak kadınlar
778. Abdullah bin Ömer  (r.a.) Resûlullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Ümmetimin son  zamanlarında görünüşte giyinik, fakat aslında çıplak kadınlar olacaktır.  Bunların başlan, deve hör-gücü gibidir. Onlara lanet edin. Şüphesiz bu kadınlar  lanetlenmişlerdir.
Müslim, Libas ve’z-Zine: 125; Cennet:  52.
Müslümanları rahatsız etmekten sakınmak
779. Câbir bin  Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Soğan ve sarımsak yiyen bizden ve  camilerimizden uzak-laşsm ve evinde otursun.
Bâzı kıyamet  alâmetleri
780. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) başını  hilâle çevirdi ve şöyle buyurdu:
“Kıyametin yaklaştığının bir alâmeti de da  hilalin erken
görülmesidir. Öyle ki, ‘Bu hilal iki geceliktir’ denilir.  Mescidler yol edinilir ve âni ölümler görülür.”
İhlâs Sûresini çok  okumak
781. Câbir bin (r.a.) rivayet ediyor:
Kim her gün elli defa  İhlas Sûresini okursa kıyamet gününde kabrinden şöyle çağrılır:
“Kalk! Ey  Allah’ı öven zat, Cennete gir!”
Namaz ateşi söndürür
782. Enes  (r.a.) rivayet ediyor: –
Allah’ın her namaz vaktinde şöyle seslenen bir  meleği vardır: “Ey Ademoğulları! Kendi elinizle tutuşturduğunuz sizi yakacak  olan ateşi namazla söndürmek için kalkınız.”
Sabah namazından sonra  Allah’ı zikretmek
783. Hz. Hasan (r.a.) rivayet ediyor:
Kim sabah  namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederse, bu kendisi  için mutlaka Cehenneme karşı bir örtü olur.
Resûlullahın Sidretü  ‘l-Münteha ‘da gördüğü dört nehir
784. Enes (r.a.) rivayet  ediyor:
Sidretü’l-Münteha’ya yükseltildiğimde dört nehirle karşılaştım. İkisi  zahir, ikisi bâtındı. Zahir olanlar Nil ve Fırat idi. Bâtın olanlar da Cennetin  iki nehriydi.
Sonra bana üç bardak verildi. Birinin içinde süt, birinin  içinde bal, diğerinin içinde de şarap vardı. Ben hemen içinde süt olan bardağı  aldım ve içtim. Bana, “Sen ve ümmetin doğrusunu yaptınız”  denildi.
Kur’ân’in Sahabe üzerindeki tesiri
785, Cübeyr bin  Mut’im (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullaha (s.a.v.) geldim. O Ashabına sabah  namazını kıldırıyordu. Onun, “Ona mâni olacak yoktur” dediğini işittim.  “Rabbinin azabı muhakkak gelecektir. Ona mâni olacak yoktur”2 âyetlerini  okuyordu. Sesi dışarı çıkıyordu. Bu. kalbimi çarptı  sandım.
Resûlullahın Uz. Imran’a öğrettiği dua
786. İmran bin  Hüsayn (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah (s.a.v.) bana, “Ey İmrân!” buyurdu.  “Buyur” dedim. “Şöyle de” buyurdu:
“Allah’ım, işimi yoluna koymam için Senden  hidâyet diliyorum. Ve nefsimin şerrinden Sana sığınıyorum.”
Köleyi  hürriyetine kavuşturmak
787. Sehl bin Sa’d (r.a.) rivayet ediyor:
Kim  Müslüman bir köleyi hürriyetine kavuşturursa, 0-nun her azasına karşılık Allah o  kimsenin bir azasını Cehennemden kurtarır.
Buharı, Itk: 1; Müslim, Itk: 24;  Tirmizî, Nüzur: 19.
Borçlu olarak ölmek
788. Ebû Hüreyre (r.a.)  rivayet ediyor:
Ölen bir mü’minin ruhu, borcu olduğu sürece  tutukludur.
İbni Mâce, Sadaka: 12.
Devlet malına hıyanet edenlerin  mahşer yerindeki durumu
789. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet  ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) devlet ve millet malına hiyanetten söz etti.  Şöyle buyurdu:
“Biriniz Kıyamet gününde omuzunda bağıran bir deve ile  gelmekten sakındırırım.”
Müslim, Imâre: 24
Kararda aceleci  olmamak
790. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam yeni  evlenmişti. Resûlullah (s.a.v.) bir orduyu sefere gönderdi. O kişiyi de onlarla  birlikte gönderdi. Sefer dönüşünde o adam acele ile ailesinin yanına  geldi.Hanımım kapıda ayakta bekler buldu. îçine kıskançlık doğdu. Hanımını  vurmak için mızrağını hazırladı.
Hanımı ona, “Acele etme! Eve bir bak”  dedi.
Adam içeri girdi, yatağın üzerine uzanmış iri bir yılan gördü. Onu  öldürdü, kendi de öldü.
Bu haber Resûlullaha ulaştığında, “Bu evlerin  cinlerden sakinleri vardır,” dedi, ve cinleri [bu yılanları] öldürmeyi  nehyetti.
Müslim, Selâm: 139; Tirmizî, Ahkâm: 2; Ebû Dâvud, Edeb: 174;  Muvatta, İsti’zan: 33.
Muvatta’da bu hadis Ebû Said el-Hudrî1 nin (r.a.)  rivayet ettiği şekliyle şöyledir:
Yeni gerdeğe girmiş bir genç vardı. Bu genç  Resûlullah ile beraber Hendek savaşma katıldı. Resûlullah (s.a.v.) Hendekte iken  bu genç Resûlullaha geldi ve şöyle dedi:
“Ya Resûlallah! Ben yeni evliyim,  bana izin ver.” Resûlullah ona izin verdi ve kendisine şu tembihte  bulundu:
“Silahını yanına al. Çünkü Benî Kurayza Yahudilerinin sana birşey  yapmalarından korkuyorum.”
Genç evine gittiğinde, hanımını iki kapı arasında  ayakta dururken gördü. Onu kıskandı, vurmak için elini mızrağa uzattı.
Hanımı  ona, “Evine girip içeridekini görmeden acele etme” dedi.
Genç eve girdi,  yatağın üzerinde kıvrılmış bir yılan gördü. O-na mızrağını sapladı. Sonra dışarı  çıkarıp mızrağını eve dikti. Yılan mızrağın ucunda titredi, genç de hemen  oluverdi. Genç mi, yoksa yılan mı daha önce öldü bilinmiyor. Bu durum  Resûlullaha anlatıldığında şöyle buyurdu:
“Medine’de Müslüman olmuş cinler  vardır. Onlardan birini görürseniz üç gün zaman tanıyın. Sonra [hâlâ gitmezse]  isterseniz öldürün. Çünkü o şeytandır.”
Yatmadan önce yapılacak  işler
791. Câbir (r.a.) rivayet ediyor:
Yatarken kaplarınızın ağzım  kapatın, su kaplarınızın ağzını bağlayın, kapılarınızı kapayın, yanan ateşi  söndürün. Çünkü şeytan kapalı kapıyı açamaz, su kabının bağını sö-kemez,  kapların örtülerini kaldıramaz. Küçük yaramaz da [fare] insanların evlerini çok  çabuk ateşle doldurabilir.
Tirmizî, Et’ime: 15; Muvatta, Sıfatı’n-Nebiyyi:  21; Müslim,Eşribe: 36.
Dinimizin atıcılığa verdiği önem
792.  Behz bin Hakîm babasından, o da dedesinden rivayet ediyor:
Resûlullah  (s.a.v.) ok atan ve “Vallahi vuramadın, vallahi vurdum” diyen bir topluluğa  uğradı. Onlar Resûlullahı görünce durdular. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.)  şöyle buyurdu:
“Atın. Ok atanların yeminleri geçersizdir. Onda yemini bozma  vebali ve keffaret söz konusu değildir.”
Kabe’nin putlardan  temizlenmesi
793. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  fetih gününde Mekke’ye girdiğinde Kabe’nin üzerinde 360 adet put vardı. İblis  kendileri için ayaklarını kurşunla sâbitleştirmişti. Resûlullah beraberinde asa  vardı. Onunla dokunduğu her put yüz üstü düşüyordu. Resûlullah o esnada “Hak  geldi, bâtıl yok oldu. Muhakkak ki bâtıl yok olup gidicidir”‘ Bütün putların  üzerinden böyle geçti.
Namaz günahları döker
794. Selmân-ı  Fârisî (r.a.) rivayet ediyor:
Müslüman, günahları başı üzerine konmuş olarak  namaz kılar. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazını bitirince artık  bütün günahları dökülmüş olur.
Cuma günü gusletmek
795. Ebû  Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:
Ergenlik çağma gelen erkek ve kadın  herkesin Cuma günü gusletmesi vaciptir.
Buhârî, Ezan: 161, Cuma: 2, 3, 12;  Müslim, Cuma: 4; Ebû Dâvud, Tahare: 127; İbni Mâce, İkâme: 80; Nesâî, Cuma: 6,  11; Dârimî, Salât: 190; Muvatta, Cuma: 2, 4; Müsned, 3:8  (11010.)
Bildiğinin onda birini yapmakla kurtulacak  olanlar
796. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
Siz öyle bir zamanda  yaşıyorsunuz ki, emredilenin onda birini terk eden helak olur. Fakat öyle bir  zaman gelecek ki, emredilenin onda birini yapan kurtulur.
Tirmizî, Fiten:  64
Resûlullahın gece ibâdeti
797. Said bin Hişam rivayet  ediyor: Âişe’den (r.a.) Resûlullahın gece ibâdetini sordum. C şöyle dedi:
“Ey  elbisesine bürünen!
“Az bir kısım müstesna geceleyin ibâdet için  kalk.
“Gecenin yansında veya biraz daha geç kalk.
“Yahut biraz daha erken  kalk ve Kur’ân’ı açık açık, tane tane oku.
“Biz sana pek büyük bir söz  vahyedeceğiz.
“Gece vakti kalkmak nefse daha çok tesir eder; Kur’ân ve zikir  için de daha elverişlidir.
“Çünkü senin için gündüz vakti uzunca bir  meşguliyet vardır.”1 âyeti, Resûlullaha gece kalkmasını farz kılmıştı. İlk farz  olan bu emirden sonra Resûlullah (s.a.v.) ve Ashabı geceleyin kalkıyor ve  ayaklan şişinceye kadar kıyamda duruyorlardı. Allah Teâlâ sûrenin son kısmını  onlara bir sene göndermedi. Sonra şunu indirdi:
“Şüphesiz Allah biliyor ki  sen ve seninle beraber olanlardan bir topluluk, gecenin üçte ikisine yakın veya  yarısı kadar, yahut üçte biri kadar bir zaman ibâdete kalkıyorsunuz. Geceyi ve  gündüzü takdir eden Allah’tır. Gece ibâdetine güç yetiremeyeceğinizi bildiği  için, Allah gece namazını size farz kılmadı. Artık Kur’ân’dan kolayınıza geleni  okuyun.”
Bu âyetten sonra gece namazı nafile oldu.
Ebû Dâvud, Tatavvu: 26;  Müslim, Müsâfirîn: 139; Nesâî, Kıyâmü’I-Leyl: 2, 18; tbni Mâce, ikame: 123;  fimizi Salat: 328;Müsned, 6:64 (24261.)
798. Ömer (r.a.) Resûlullahın  (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Kur’ân’a temiz olandan başkası  dokunamaz.
Borçluya kolaylık göstermek
799.Kıyamet gününde bir  adam getirilir ve Allah’ın huzurunda durdurulur. Allah onu,  “Arkanda ne bıraktın? (Ne ile geldin?)” diye sorar.
O kul, “Ben insanlarla  alışveriş yapıyordum. Sattığım zaman eli dar olanlara indirim yapar, eli geniş  olanlara zaman tanırdım” der..Allah, “Ben kulumu affetmeye daha layıkım” buyurur  ve o kulunu bağışlar.
Rükû ve secdeye eğilirken ellerin  durumu
800. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  (s.a.v.) namaza başlarken ellerini omuzları hizasına kadar kaldırırdı. Rükûya  eğilirken ve rükûdan doğ-rulurken de böyle yapıyordu. İki secde arasında ise  kaldırmazdı.
Buhârî, Ezan: 83; Ebâ Dâvud, Salât: 114; İbni Mâce, ikâme: 15;  Müslim, Salât: 21, 25, 26; tirmizt Salât: 76, 110; Nesâî, İftitah: 113; Muvatta,  Salat: 16; Dârimî, Salat: 41; Müsned, 2:25 (4675).
Ezanda parmakları  kulakların içine sokmak
801. Sa’d el-Karaz (r.a.) rivayet  edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) Bilal’e, ezan okuduğunda ellerini kulağına  dayamasını emretti. Ve “Muhakkak bu senin sesini daha da gür çıkarır”  buyurdu.
Bayram namazı dönüşünde başka yoldan gelmek
802. Sa’d  el-Karaz (r.a.) rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) iki bayram namazına  giderken de bir yoldan gider, geri dönüşte başka bir yoldan dönerdi.
Ebû  Dâvud, Salat: 254; İbni Mâce, İkâmeti’s-Salat: 162.
Bayram namazı  nasıl kılınır?
803, Sa’d el-Karaz (r.a.) rivayet  edilmiştir:
Resûlullah (s.a.v.) bayram namazını hutbeden önce kılardı.  Birinci rekâtta, namaz için Kur’ân okumadan önce yedi tekbir alırdı. İkinci  rekâtta kıraattan önce beş tekbir alırdı. Bayram namazına yürüyerek gelirdi.  Namazdan sonra da yürüyerek dönerdi. Hutbe arasında tekbir getirirdi.  Bayramlarda çok tekbir getirirdi.
Peygamberimizin bir çocuğa  duası
804. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) bir gün  Ensardan bir çocuğa “Ayakkabımı verir inisin?” buyurdu.
Buhârî, lydeyn: 7, 8;  Müslim, Ideyn: 8; Tirmizî, Salat: 383; Nesât, îydeyn: 9.Ebû Dâvud, salat: 252;  Tirmizî, Saîat: 386.
Vâil bin Hücr’ün (r.a.) fazileti
805. Vâil  bin Hücr (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullahın (s.a.v.) zuhuru bize ulaşınca  kavmimin elçisi olarak ona gelmek üzere yola çıktım. Medine’ye geldiğimde  Resûlullah ile buluşmadan önce Ashabı ile karşılaştım. Onlar bana, “Sen yanımıza  gelmeden üç gün önce, Resûlullah (s.a.v.) seni bize müjdeledi. ‘Vâil bin Hücr  size geliyor’ buyurdu” dediler. Sonra Resûlullah ile karşılaştım. Bana “Hoş  geldin” dedi. Beni kendine yakın oturttu, abasını oturmam için yere serdi. Sonra  insanların toplanmasını emretti. Halk toplandığında minbere çıktı, ben biraz  aşağısında bulunuyordum. Sonra Allah’a hamd etti ve şöyle buyurdu:
“Ey  insanlar! Bu, Vâil bin Hücr’dür. Uzak beldelerden, Hadramevt’ten size geldi.  Kendisini bir zorlayan olmadan, itaat ederek geldi. Kendisi kral oğullarının  kalanlanndandı.
“Ey îbni Hücr! Allah seni ve oğullarını mübarek kılsın.”  Sonra minberden indi, beni de indirdi. Medine’nin uzakça bir yerinde misafir  edilmemi Muâviye bin Ebî Süfyan’a emretti.Ben çıktım, o da benimle beraber  çıktı. Biz beraberce yolda giderken Muâviye bana, “Ey Vâil, kızgın yol üzerinde  yalın ayak yürümek ayağımı yakıp kavurdu. Ayakkabını bana ver. Güneşin  sıcağından onunla korunayım” dedi.
Ben “Sen kralların giydiklerini  giyebilecek kişilerden değilsin! Onu sana emaneten de olsa vermekten hoşlanmam”  dedim.Muâviye, “Ey Vâil, kızgın yol üzerinde yalın ayak yürümek ayağımı yakıp  kavurdu. Beni terkine alsan iyi olur” dedi.Vâil, “Deveme acıdığımdan seni  terkime almak istemiyor değilim. Fakat sen hükümdarların soyundan olmadığın için  seni terkime almayı kendime yakıştıramam” dedi.
Muâviye, “Öyle ise ayakkabım  bana ver, güneşin sıcağından onunla korunayım” dedi
Vâil, “Sen kralların  giydiklerini giyebilecek kişilerden değilsin! Onu sana emaneten de olsa  vermekten hoşlanmam.”Kavmimin yanına dönmek istediğimde Resûlullah (s.a.v.)  benim için üç mektup yazılmasını emretti. Bunlardan biri bana Özeldi. Birini  benim ve ailem için, diğerini de benim ve kavmim için yazdı.Benim için olana  şunlar yazılıydı:”Bismillâhirrahmânirrahim. Allah’ın Resulü Muham-med’den,  Muhacir bin Ebî Ümeyye’ye.”Vâil Hadramevt’in neresinde olursa olsun, bütün  krallar üzerine âmir ve reis olacaktır.”
Benim ve ailem hakkında yazdığı  mektubta da şu vardı:”Bismillâhirrahmânirrahim. Allah’ın Resulü Muham-med’den,  Vâil bin Hiicr ve Hadramevt’teki bütün krallara.Onlar namazı kılacaklar ve  zekâtı vereceklerdir.
Değiş tokuş yoluyla, mehirsiz olarak evlendirme  yoktur.Onlar Müslümanların askerî birliklerine yardım etmek ve her on kişi için  bir dağarcık hurma vermekle mükelleftirler.Ekini yetişmeden satan kişi faiz  yemiş olur.
“Her sarhoş edici şey haramdır.”Muâviye İslâm devletinin halifesi  olduğunda Kureyş’ten Büsr bin Ebî Ertat isimli birini komutan tayin ederek, ona  şu emri verdi:”Şam sınırını geçtikten sonra Medine’ye varıncaya kadar bana bîat  etmeyen kime rastlarsan öldür. Medine’ye varınca da bana bîat etmeyenler1 sağ  bırakma. Sonra Hadramevt’e yönel. Bana bîat etmeyeni öldür. Eğer orada Vâil bin  Hücr’-ü sağ olarak yakalarsan, onu bana getir.”Komutan kendisine emredileni  yaptı] Vâil bin Hücr’ü de Muâviye’ye götürdü.
Muâviye adamlarını beni  karşılamaya çıkardı. Yanma girdiğimde beni kendi tahtı üzerine oturtarak, “Benim  bu tahtım mı daha üstündür, yoksa senin devenin sırtı mı?” dedi.Ben ona şöyle  dedim:
“Ey Mü’minlerin emiri! Ben o zaman daha yeni Müslüman  olmuştum.Câhiliyet ve küfürden daha yeni kurtulmuştum. Benim yaptığım hareket,  bir câhiliyye hareketi idi. Senin yaptığın ise İslama uygun  harekettir.”
Muâviye:’Teki. Bu tamam. Osman (r.a.) seni sırdaş edindiği ve  senin yakının olan bir kadınla evlendiği halde sen bize niçin yardım  etmiyorsun?”
“Çünkü sen, Osman’a senden daha yakın olan biri ile savaştın”  dedim.
O, “Senin dediğin Osman’a nasıl benden daha yakın o-lur. Ben neseben  Osman’a ondan daha yakınım” dedi.
Ben, “Hz. Peygamber(s.a.v.) Ali ile Osman  arasında kardeşlik kurmuştu. Kardeş amca oğlundan daha yakındır. Kaldı ki, din  uğruna vatanını bırakıp hicret eden biri ile savaşmam” dedim.
O, “Biz de  hicret etmedik mi?” dedi.
Ben, “Biz de her ikinize karşı tarafsız kalmadık  mı? Ayrıca benim tarafsız kalmamın bir sebebi daha var. Bir gün Peygamber  Efendimizin huzurunda bulunuyorduk. Cemaat alabildiğine çoktu. Hz.  Peygamber(s.a.v.) başını doğu tarafına çevirdikten sonra, önüne eğdi ve şöyle  buyurdu:
“Size karanlık gecelerin parçaları gibi bir takım karışıklıklar  gelmektedir.”
Resûlullah (s.a.v.) bu fitnelerin hemen geleceğinden,  şiddetinden ve çirkinliğinden bahsetti.
Ben, “Yâ Resûlallah, o fitneler  nedir?” diye sordum.
Resûlullah, “Ey Vâil, İslâmiyette iki kılıç  karşılaştığında sen ikisinden de uzak dur” buyurdu.
Muâviye, “Sen  Şiîleşmişsin*”* dedi.
Ben, “Aksine. Ben Şiîleşmedim. Fakat Müslümanlar ve  Müslümanlık için iyilik isteyen biriyim” dedim.
Muâviye, “Eğer ben bunu daha  önce işitmiş olsaydım seni getirtmezdim” dedi.
“Osman şehid edildiğinde  Muhammed bin Mesleme’nin Kılıcını taşa vurup kırdığını işitmedin mi?”  dedim.
Muâviye, “Onlar bize karşı gelenlerdi” dedi. Peki Resûlullahm şu  sözüne ne dersin:
“Kim Ensarı severse beni sevdiği için onları sevmiştir ve  kim Ensara düşmanlık ederse, bana düşmanlık ettiği için düşmanlık  etmiştir.”
Muâviye, “Oturmak için kendine bir yer seç. Sen artık Hadramevt’e  dönemezsin” dedi.
“Benim kabilem Şam’da, ailem de Kûfe’dedir”  dedim.
Muâviye, “Ailenden bir adam, kabilenden on ferde bedeldir”  dedi.
“Ben Hadremevt’i sevdiğim için dönmedim. Aslında bir kimse bir yerden  hicret ettikten sonra, oraya tekrar dönmesi için bir sebep bulunmazsa, bir daha  oraya dönmez” dedim.
Muâviye, “Bir daha oraya dönmen için sebep nedir?”  dedi.
“Hz. Peygamberin (s.a.v.) fitneler hakkındaki sözüdür. Çünkü siz  ihtilaf halinde iken sizden ayrı duracağız. Birleştiğiniz zaman sizinle beraber  oluruz. İşte sebep budur” dedim.
Muâviye, “Söni Küfe valiliğine atadım. Hemen  oraya git” dedi.
“Ben Allah’ın Peygamberinden sonra hiç kimseden vazife  almam. Sen bilmiyor musun ki, Ebû Bekir de bana vazife teklif etti, kabul  etmedim. Ömer teklif etti, kabul etmedim.
Osman teklif etti, kabul etmedim.  Bununla beraber, ben hepsine bîat ettim. Bizim taraftaki halk dinden döndükleri  zaman, Ebû Bekir’den bana mektup geldi, üzerimde resmî bir vazife bulunmadığı  halde, Cenâb-i Allah onları tekrar İslâmiyete döndürünceye kadar çalıştım”  dedim.
Muâviye, Abdurrahman bin Hakem’i çağırdı ve ona, “Seni Küfe valiliğine  atadım. Hemen vazifenin başına git. Vâil’i de beraberinde götür. Orada lazım  gelen yardım ve himmeti ondan esirgeme” dedi.
Abdurrahman, “Ey Mü’minlerin  emiri, sen benim hakkımda kötü zanda bulundun. Bana Resûlullahm, Ebû Bekir’in,  Ömer’in, Osman’ın ve senin kendisine hürmet ettiğinizi gördüğüm bir kimseye  yardım ve hizmet etmemi emretmenize gerek var mı?” dedi.
Muâviye onun bu  sözünden hoşlandı. Bundan sonra Abdurrahman ile Kûfe’ye gittim ve çok geçmeden  Abdurrahman, Kûfe’de vefat etti.
Cennet hazinelerinden bir  hazine
806. Ebu Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor:
Resülullah  (s.a.v.) bana, “Ey Ebû Mûsâ, sana Cennet hazinelerinden bir hazine söyleyeyim  mi?” buyurdu.
Ben, “Söyle yâ Resûlallah” dedim.
Şöyle de: “Lâ havle velâ  kuvvete illâ billah=Güç ve kuvvet ancak Allah’ın kudreti iledir.”
Buhârî,  Daavât; 15; Tirmizl Daavât.
Müslümanı sevindirmek
807. Enes  (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Her kim  Müslüman kardeşini sevindirmek için onu sevdiği bir şeyle karşılarsa, Allah da  onu kıyamet günü sevindirir.
Ahirette köle  efendisinden daha iyi bir makamda olabilir
808.  Abdullah bin Abbas (r.a.) Resûlullahm (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet  ediyor:
Bir köle Allah’a ve efendilerine itaat ederse, Allah onu  efendilerinden önce Cennete kor.
Efendisi, “Ya Rabbi, bu dünyada iken benim  kölemdi” der.
Allah, “Onu kendi ameline göre, seni de kendi ameline göre  mükâfatlandırdım” buyurur.
İyilik yapana dua etmek
809. Üsâme  bin Zeyd (r.a.) rivayet ediyor:
Kim kendisine yapılan bir iyiliğe karşı,  “Cezâkellâhü hayran=Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükâfatlandırsın”  derse, iyilik yapana karşı övgünün en güzelini yapmış olur.
Tirmizi, Birr:  87.
İzah
Yapmak istenen işi gizli tutmak
810. Muâz bin Cebel  (r.a.) rivayet ediyor:
İhtiyaç duyduğunuz bir şeyi gerçekleştirirken onu  gizli tutmakla yardım isteyiniz. Çünkü her nimet sahibine hased  edilir.
Yağmur duasında bir sünnet
811. Abdullah bin Zeyd  (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) yağmur duası yaparken elbisesini  ters çevirirdi.
Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı  zikretmek
812. Câbir bin Semûre (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah  (s.a.v.) sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı  zikrederdi. 782 numaralı hadise bakınız.
Allah’tan Resûlullahın  istediklerini istemek
813. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet  ediyor:
Resûlullah, insanların daha önce benzerini hiç duymadıkları şekilde  duâ etti. Yine insanların daha önce hiç duymadığı şekilde bâzı şeylerden Allah’a  sığındı. Oradakilerden bâzıları, “Ey Allah’ın Resulü, biz senin daha önce hiç  duymadığımız şekilde duâ ettiğini işittik?” dediler.
Resûlullah (s.a.v.)  şöyle buyurdu:
“Şöyle deyin: ‘Allah’ım, kulun ve resulün Muhammed Senden ne  istedi ise biz de Senden onu istiyoruz. Kulun ve resulün Muhammed nelerin  şerrinden Sana sığınıyorsa, biz de onların şerrinden Sana  sığınıyoruz.”
Resûlullahın Ebû Katâde’ye duâ ve iltifatı
814.  Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Bedir Savaşı gecesinde Resûlullahı  bekledim. Resûlullah (s.a.v.) “Allah’ım, bu gece o Senin peygamberini nasıl  korudu ise, Sen de Ebû Katâde’yi koru” diye duâ etti.
Müsned, 5:375  (22542.)
815. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Müşrikler Resûlullahın  develerini ele geçirdiklerinde atıma bindim, onlara yetiştim ve Mes’ade’yi  öldürdüm. Resûlullah beni gördüğünde yüzü seviçliydi. Üç defa “Allah’ım onu  bağışla” buyurdu ve Mes’ade’nin atını ve silahım bana hediye etti.
816.  Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
Bu gün süvarilerimizin hayırlısı Ebû  Katâde, yayalarımızın hayırlısı da, Seleme bin Ekvâ olmuştur.
Cihad ve  Cuma namazı kadınlara farz değildir
817. Ebû Katâde (r.a.) rivayet  ediyor:
Cihad, Cuma namazı ve cenazenin peşinden gitmek kadınlar için  değildir.


