Îmân ile küfür birbirine zıt olduğu gibi, âhiret de, dünyânın zıddıdır. Dünyâ ve âhiret bir araya getirilemez. Âhireti kazanmak için, dünyâyı yanî harâmları, mekruhları, günahları terk etmek lâzımdır.
Kim olursa olsun, dînini dünyâ çıkarlarına âlet eden, yanî dünyâlığa kavuşmak için dîninden verenler, dünyâlık ele geçirmek için dinlerini satanlar, dünyada da âhirette de kaybedenlerden olur.
Bekara sûresinin 16. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruluyor ki:
(Câhiller, ahmaklar, dünyâdaki zevk ve lezzetlere kavuşmak için, dinlerini, îmânlarını verdi. Âhiretlerini satıp, dünyâyı, şehvetlerinin istediklerini aldılar. Kurtuluş yolunu bırakıp, helâke koştular. Bu alış verişlerinde bir şey kazanmadılar. Bunlar, ticâret ve kazanç yolunu bilmedi. Çok ziyân etti.)
Bedbaht ve zavallı kimseler!
Kimyâ-i se’âdet kitâbında buyuruluyor ki:
Devamını oku from "Dînini dünyâ için satmak!.."


