23 Nisan 2003’te New York Times gazetesinin ünlü yazarı (Ortadoğu uzmanı) Thomas Friedman şöyle dedi: “İsmini verebileceğim tam 25 kişi var ki, eğer bunları kendi hallerinde, sessiz bir adaya terk etmiş olsaydık, o zaman Irak Savaşı vuku bulmazdı”. Bu ifadelerle yazar neo-con (yani yeni muhafazakârlar) kadrosundan söz ediyordu!
Bu kadro, tam 30 senedir, Amerika’nın içinde ki pax-Americana, yani eski Roma İmparatorluğu günlerinin sevdalısı büyük Amerika rüyası taraftarı. Bu kadroya göre Amerika dünya’da saldırgan ve agresif bir siyaset izlemeli. Bu çerçevede önleyici savaş stratejisi çizgisinde hareket etmeli. Dünya’dan gelecek tehditler algılamasında potansiyel ve uzun vadeli tehditler üzerinde odaklaşıp daha doğmadan, firavun misali doğabilecek tehditleri daha ana rahminde iken yok etmeli diye inanıyorlar. Aynı zamanda ABD Savunma Bakanı Rumsfeld’in ağzından çıktığı ama sonradan vazgeçtiği gibi, birçok cephede savaşabilen bir Amerika olmalı.
İç siyaset’te ise Amerika, bir polis devletine dönüştürülmeli ve özgürlüklerin değil, korkuların topluma egemen kılındığı bir toplum olmalı! Yaratılan bu kolektif korku ve paranoya atmosferi çerçevesinde, güvenlik adı altında patriot act (yani vatanı savunma sözleşmesi) çıkarılmış ve Amerika’nın Lincoln döneminden kalma, “her kim ki güvenlik adına özgürlüklerinden vazgeçerse; o ne güvenliğe ne de özgürlüğe layıktır” felsefesi rafa kaldırılmış. Sessiz bir devrim yapmakla yetinmemiş, bilakis hem toplumu hem tüm kurumları rehin alıp Amerika’da başlattıkları devrimi dünyaya yaymak istiyor, bu neo-con’cu cani fanatikler. Bunlar Amerika’yı, dünyanın zamanında yarısına hâkim olan, Roma İmparatorluğu rüyasına doğru taşımaya çalışmakta!
Devamını okuyun "ASHAB-UL KEHF GİBİ OLMAK, KÜFRÜN KARŞISINDA!"